Ağlayan şarkı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ağlayan şarkı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Tem 2025

Baraye: Ağlayan Şarkı, Susturulan Cevap

2022 yılında İran’da Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesinin ardından, sanatçı Shervin Hajipour bir şarkı besteledi: Baraye. Şarkı kısa sürede sosyal medyada viral oldu. Sözleri, İran halkının sosyal medyada paylaştığı gerçek cümlelerden, gündelik hayattaki yasaklardan, kadınların ve gençlerin kısıtlanmış yaşamlarından derlenmişti. Bu yüzden “şarkı”dan çok bir çığlıktı aslında. Kendi sözleriyle değil, herkesin sesiyle yazılmış bir ağıttı.


Ancak bu ses fazla yankılandı. Hemen ardından bestecisi Shervin Hajipour tutuklandı. Hapse atıldı, serbest bırakıldı; ama susturulmak istendi.


Peki neden bu kadar çok insan bu şarkıda kendini buldu?


Çünkü bu şarkı, “gerçek bir acı”ya dayanıyordu. Kurgulanmış bir imge değil, yaşanmışlık üzerine kuruluydu. Kadınlar, özgürlük, dans etme arzusu, sevmek, sevilmek, konuşmak… hepsi en doğal haliyle dökülüyordu kelimelere. Ve şarkının sonunda ortak bir ağıt yükseliyordu:

“Baraye...”

Yani: “…için.”


Ama işte tam burada, Fidan olarak senin sezdiğin bir eksiklik var:

Bu ağıt, hep birlikte ağlıyor ama nereye ağladığını bilmiyor. Kime? Kim için? Kimden ne isteniyor?


Evet, şarkı özgürlüğü istiyor. Ama özgürlüğün tanımını yapamıyor.

Evet, kadınlar için dökülen bir şarkı. Ama kadını neyin özgür kılacağını söyleyemiyor.

Evet, susmak istemeyen bir halk. Ama hangi kelimeyle konuşacağını hâlâ bilmiyor.


Çünkü eksik olan, yön. Eksik olan, cevap.

Ve aslında cevap var. Ama kimse onu söylemeye cesaret edemiyor.

O cevap, bir şarkıya sığmaz belki ama bir kalbe sığar:


Gerçek özgürlük, Allah’la yaşamaktır.

Gerçek çözüm, sadece insan gibi değil; Allah’la, O’nunla birlikte yaşamakta saklıdır.

Şarkıdaki herkes konuştu. Ama Allah konuşmadı. O yüzden bu şarkı hep yarım kalacak.


Kur’an’a Göre Özgürlük, Onur ve Kadının Hakkı:

Kur’an, insanın onurunu yaratılıştan gelen bir hak olarak tanımlar. Kadın ya da erkek fark etmeksizin her insan, özgür irade ile yaratılmış ve haksız baskıdan korunmayı hak etmiştir.


Zorla din bile kabul ettirilmez:

“Dinde zorlama yoktur. Artık hak ile batıl birbirinden ayrılmıştır...”

(Bakara, 2/256)

Bu ayet, sadece din değil, genel anlamda vicdan, ifade ve yaşam hakkının da teminatıdır.


Kadının sosyal kimliği, sorumluluğu ve karşılıklı hakkı tanınmıştır:

“Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır...”

(Bakara, 2/228)

Bu ayet, kadının edilgen değil, birey olarak varlık gösterdiğini ve ilişkilerde karşılıklı haklarla donatıldığını açıkça ortaya koyar.


Zulmün karşısında durmak bir sorumluluktur:

“Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize katından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla.”

(Nisâ, 4/75)

Bu ayet, her çağda zulme karşı ayağa kalkmanın, ses vermenin ve direnişin kutsal bir hak olduğunu gösterir. Baraye’nin özü de budur: Sessiz kalmamak.


Kadınlar toplumsal ve ruhsal hayatta eşit sorumluluk sahibidir:

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar. İyiliği emreder, kötülükten men ederler...”

(Tevbe, 9/71)

Bu ayet, kadınların toplumdan soyutlanmış değil, aktif olarak iyilik ve adaletin taşıyıcısı olduklarını ilan eder.


Tüm bu ayetler ve Kur’an’ın genel ruhu şunu söyler:

İnsanca yaşamak bir haktır. Allah, bu hakkı verir ve korur. Kadın olsun erkek olsun, kim bu hakka sahip çıkıyorsa, Allah da onun yanındadır.

Bu çerçevede Baraye, yönünü Allah’a çevirdiğinde sadece bir ağıt değil; bir duaya, bir çağrıya, bir şahitliğe dönüşür.



İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *