Şuncacık huzur, daha doğrusu “hak” için maruz kalmadığım eziyet kalmadı.
Oysa benim var oluş amacım da, tercihim de, isteğim de hep buydu.
Ama bedenimi, ruhumu, zihnimi;
iyiliğimi, masumiyetimi, temizliğimi ve sevgiyle çarpan kalbimi,
kısacası cümle varlığımı
kendi menfaati için kullanan sistem, insan ve insanın kurduğu sözde düzen
buna hiçbir zaman izin vermedi.
Şimdiyse…
Allah vaktiyle, “okuyorum” diye elimden zorla, hakaretle aldığınız Kur’an-ı Kerim’i bana geri verdi.
“Kılıyorum” diye alay ettiğiniz namazımı geri verdi.
“Anıyorum” diye susturmaya çalıştığınız zikrini, kalbime yazdı.
Dilime, kulağıma, varlığıma işledi.
Yetmedi, elime kalem, önüme kâğıt verdi.
Ve dedi ki:
> “Sadece yaz, Çiçeğim.
Ben seni böyle seviyorum.
Yarattığım gibi, olduğun gibi.
Beni seven, Bana ait olan kalbinle, varlığınla.
Yazarken dünyayı unutan hâlinle.
Müzik dinlerken ruhuyla Bana varan duygularınla.
Artık kimse bunları senden alamayacak.
Çünkü Ben buradayım.
Hepsini sana geri, bizzat Ben veriyorum.”
Bir ömür üstümde tepindiniz.
Ama ben her seferinde ayağa kalktım ve “Allah” dedim.
Ne sevgimi, ne keyfimi, ne yaşama sevincimi kaybettim.
Hadi şimdi,
kendi karanlığınızda uyuyun.
Kendi kumunuzda oynayın.
Avunun.
İyi uykular.
İyi eğlenceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.