Uçurumun kenarında bir yerde ben
dünyanın öte yanında bir yerde sen
kavuşmayı bekleyen iki ayrı ırmak gibi
yatağına sığmadan
kim bilir ne acılardan süzüp bu kalpleri
ne aşklarda harcayıp tüketip kim bilir
getirip avcuna bırakıp birbirimizin
unuttuk
sonra anlamam gerekti
sana tutulmak şiddetli bir yağmura tutulmakla
aynı şey
sana tutulmak uzun bir yolu bir nefeste koşup
yorulmakla aynı şey
ve sana tutulmak hayatla bahse tutuşup
yenilmekle aynı şey
çok yalnızdık dalımızda
ağacına küsmüş meyveler gibi
düşmeyi bekliyorduk
galiba
kıyıdaydım ben
son demiyle ışıldayan deniz feneri sen
yorgunluğum talan edilmiş bir kent yorgunluğu
haykırsam sesim çıkmıyor öylenin yorgunluğu
bekliyorsun desem duruyorsun sadece
her şeye bir adım kala
ya da bir kulaç
bir nefes, bir ışıltı
hiçbir şey olmuyor
sönmeye karar veriyorsun
biri bir yalan söylüyor
haydi baştan parlıyorsun
bardak doldu
işte doldu
en sonunda diyorsun
hop masa devriliyor
ve ben hala uçurumun
en düşülebilir noktasında yalnız
sen hala orada
mağrur bir deniz feneri
aydınlanır gibi olup
aydınlanmayarak pek de
bekler gibi görünüp
umursamayarak hiç
zamanında dallarımızı kırmış
bir rüzgarı mı özleyerek
nedir
meyvemizi düşüren, yaprağımızı sele veren
ümidimizi başka bahara
sevincimizi ele veren bir rüzgarı
esmesini deli deli, kasıp kavurmasını belki
caymalı mıyız bilmeden
çocukluktan, oyunluktan, mahsusçuktan
bir balık gibi özlemle suda
ve mavisinde denizin
tam kaybolacakken cılız bir ışık uzakta
ne gel diyor ne gelme
fırtına başlayacak, peşi sıra da hüzün
ne gel diyor ne gelme
mağrur deniz feneri
son bir ümit parlıyor
sadece
sonra ben, şiddetle dibe çekilirken
sonra iyiden iyiye kesilen nefesimle
boğula boğula veda ederken
yine de uyanmak isteyerek
aşk ve güneş umarak o uyanmaktan
ölüyorum
ve anlıyorum ister istemez
su göğsüme dolarken
sana tutulmak kurak bir toprakta açmayı
beklemekle
aynı şey
sana tutulmak bin yıllık bir ağaç gövdesini
iteklemekle
aynı şey
ve sana tutulmak
son nefesinle umursamaz
biraz da oyunbaz
ama ille de sönmüş
hayal meyal orada bir deniz fenerine
yüzmeye çalışmakla
aynı şey...
"...............duryorsun sadece" diyor ya dize fenere...
YanıtlaSilAma fenerler yerlerinde durmaz mı zaten? :)))
"Bekliyorsun desem, duruyorsun sadece..." Onu diyor zaten :) Beklemiyorsun, sadece duruyorsun. Bir de semboller her şeyi birebir vermez de ucundan yakalar bilirsiniz :)
SilSenin şiirlerini okumak karda çizmesiz yürümekle aynı şey :D oldu mu ?
YanıtlaSilOldu da hangisi oldu :) Soğuk, zahmetli, yorucu, keyifli, sıkıcı, güzel... Hangisi?
SilŞiirinizi beğendim
YanıtlaSilzamanedilencisi.blogspot.com
Beğendiğinize sevindim, teşekkür ederim.
SilKelimelerle dans ediyorsun demek yetmiyor başka bişey bu....
YanıtlaSilŞiir yazmak :) Şaka bir yana, insan mutlu oluyor böyle güzel şeyler okuyunca. Teşekkür ederim.
SilŞiirlerin altına yorum yazmayı hiç sevmiyorum. Hele ki dizeler güzel olunca altına yazılanlar pek sıradan kalıyor ve hiç yakışmıyor. E ama bir şekilde sevdiğimizi de söylemeliyiz, di mi :)
YanıtlaSilKolay kolay şiir sevmem (Şiir severim de beğenmem kolay kolay demeliydim sanırım) ama bu çok güzeldi.
Deniz fenerini bırak yalnızlığında demek istedim bir de, bize güneş ışığı gibi sarıp sarmalayanlar lâzım.
Çok iyi anlıyorum ne demek istediğini. Ama, bunu şiire duyarlı insanlar hissedebilir sadece. Çoğu insanın şiir hissetmeyi bırak, okumadığını bile düşünürsek, fazla bir şey beklememek gerekiyor :) Ayrıca kolay kolay şiir beğenmeyen birinin senin şiirini beğenmesinden daha güzel bir şey yok bence :) Deniz fenerine gelince... Yeterince aydınlatmaz ve yol göstermezse, elbette yalnızlığında kalacak...
Sil"ve ben hala uçurumun
YanıtlaSilen düşülebilir noktasında yalnız"
Keşke bu şiiri daha önce okusaydım, efendim. Harika yazmışsınız, kaleminize sağlık! :)
Geç olsun güç olmasın demişler :) Beğendiğine çok sevindim, teşekkür ederim.
SilDeniz fenerleri hep yalnız hep marur...
YanıtlaSilMağrur oldukları için yalnızlar galiba :)
Sil