21 Nis 2016

DÜŞKIRAN-11

"BURDA HERKES BENİ TANIR...



Nedamet Teyze ile tanışmamın ertesi günü yurttan ayrıldım. Depozitoyu bir aylık kira olarak ödeyip yeni odama yerleştim. Medet bana her anlamda yardım ediyordu. Her gün biraz daha güveniyor ve alışıyordum ona. Varlığından güç alıyordum. 
Gerekmedikçe odamdan çıkmıyor, ev sahibemi huzursuz etmemek için büyük özen gösteriyordum. Zaten o da konuşmayı çok seven ihtiyarlardan değildi. İşime geliyordu böylesi. Okuldan çıkar çıkmaz eve gidiyor, bir şeyler yiyip odama çekiliyordum. Az da olsa bir yerlerinden tutunur olmuştum hayatıma. Bunda Medet'in payı çok büyüktü.
Nedamet Teyze bir akşam salondan seslenip yanına çağırdı beni. Gittim. Çay demlemişti ve birlikte içmemizi istedi. Çayları servis edip karşısındaki tekli koltuğa oturdum. İhtiyarlara has o acelesi olmayan tavrıyla ağır ağır yudumladı çayını. 
- Emlakçı güzel adam değil mi Sarmaşık?
demesiyle beni bir gülme aldı. Çok sevimliydi bunu sorarken. Gülerken "Bilmem." dedim.
- Buraya hep kiracı getirirdi, ama eve bırakır giderdi. Hiç ilgilenmezdi. Sen gelmeden önce odayı gezdi, kontrol etti, temiz mi, eksik bir eşya var mı diye her şeyine baktı.
- İyi biri sağ olsun.
- Seni öve öve bitiremedi. Şöyle akıllı kız böyle terbiyeli kız... 
Konuşurken bir yandan da ne tepki vereceğimi anlamak için göz ucuyla beni süzüyordu. 
- Bak kızım, bu adam seni seviyor; açılmadıysa da açılır. Ama biraz dikkatli ol bana sorarsan. 
- Ne için dikkatli olayım Nedamet Teyze?
- Kaç yaşında olduğunu biliyor musun?
- Biliyorum, 37 yaşında.
- İyi tanıyor musun peki?
- Tanımıyorum.
- Annesini babasını ailesini gördün mü?
- Görmedim, kendisini de görmüyorum zaten.
- Sen beni anladın kızım. Görmüyorsan ne ala ne güzel, göreceksen de dikkatli ol diyorum.
- Tamam Nedamet Teyze dikkatli olurum. İzin verirsen odama gitmek istiyorum, ödevlerim var.
Bu bana çok acımasızca geliyordu. Hiç kimse ne durumda olduğumla, ruh halimle, yalnızlığımla ilgilenmiyordu ve hepsi anlaşmışçasına tutunduğum tek dalı benden almaya ya da dalın çürük olduğuna inanmamı sağlamaya çalışıyordu. O dalı bırakınca akıntıya kapılıp gidecektim. Onu bıraktıranlar ise ne el verecekti bana ne de tutunacak başka bir dal.
Aynı akşam Medet'ten beni arkadaşlarıyla tanıştırmak istediğini söyleyen bir mesaj aldım. Çocuklar gibi sevinmiştim. Onu daha yakından tanımak, çevresini görmek için bir fırsattı bu. Akşam her zamanki yerde buluştuk. Medet'te bir tuhaflık seziyordum nedense. Gergin sayılmasa da bir huzursuzluk hakimdi tavırlarına. Nedamet Teyze'nin altında ne olduğunu anlayamadığım imalarını düşününce, aynı huzursuzluk beni de sarıyordu. 
Arkadaşlarının bizi beklediğini söylediği rock bara gittik. Kapı görevlisi Medet'i kırk yıllık ahbabıymış gibi karşıladı. Kapıdan bara dek de karşılaştığı herkes abartılı bir sevgiyle selamladı. Sözünü ettiği arkadaşları henüz görememiştim. Derken barda oturanların içinde Reha'yı gördüm. Selamlaştık. Medet Reha'yı işaret ederek: "Siz zaten tanışıyorsunuz." dedi.
- Evet. Dükkanda tanışmıştık.
- Biraz üzmüştük seni. Neyse ki Medet gönlünü almış.
Birbirlerine bakıp gülüştüler. 
Barda oturan diğer insanların Reha ile ilgisi olmadığını fark edince "E hani arkadaşların nerede?" diye sordum. Reha Medet'in cevap vermesine fırsat bırakmayarak:
- Aşk olsun kara kız bizi adamdan saymıyor musun? dedi.
- O nasıl söz öyle. Arkadaşlarım deyince birden fazla kişi bekliyor insan. Üstelik seninle tanışmıştık.
- Hayır varlığım rahatsız ediyorsa gideyim? derken bir yandan da gidecekmiş gibi yaptı. Şakaya vurarak konuyu kapatmak istediği anlaşılıyordu.
Medet susuyordu. Suskunluğu bu konuda hiç değilse o an için, daha fazla konuşmamam gerektiğini söyler gibiydi. İsminin İbrahim olduğunu öğrendiğim barmen Medet'le Reha'ya:
- Abi size her zamankinden? diye sordu ve "Evet İbo." karşılığını alıp bana döndü:
- Siz ne alırdınız?
Cevap vermek için ağzımı açmama kalmadan Medet atıldı:
- Bizim kıza portakal suyu ver İbo, alkolsüz.
Bunu söylerken övünmüş müydü yoksa bana mı öyle gelmişti? Bugün sahiden bir tuhaftı Medet. Az konuşuyor az gülüyordu. Reha gevezelik ederek beni oyalamaya çalışıyor Medetse dalgın bakışlarla etrafa göz gezdiriyordu. Arkadaşları yoktu. Belli ki buraya sık geldiği için tanıdıkları ve onu tanıyanlar vardı; ama onlara arkadaş denemezdi.
Ağır içki kokusuyla gürültülü müziğe Medet'in suskunluğu eklendikçe başıma bıçaklar saplanmaya başlamıştı sanki. Onu içinde bulunduğumuz zamana döndürebilmek için söze girdim:
- Nedamet Teyze ben taşınmadan önce odanın bir eksiği olup olmadığını kontrol ettiğini söyledi.
Sözlerim dikkatini çekmeyi başardı. Şimşek hızıyla yüzüme bakıp:
- Başka ne söyledi? diye sordu.
Ne söylemesinden çekiniyorsun diyecekken aklımı kemirmeye başlayan bu soruyu içime atıp:
- Başka ne söyleyecek ki? dedim.
Seni tanımadığımı söyledi. Sana yaklaşmamam gerektiğini ima etti. Senin çürük bir dal olduğuna inanmamı istedi. Senin beni sevdiğini söyledi ve hemen arkasından da benim seni sevmemem gerektiğini... 
- Bir şey söylemeyecek canım. Yaşlıları bilirsin boş boş konuşurlar.
Utanarak sustu. Aklından geçeni yüzünde okumak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Nedamet Teyze'ye yaşlı derken kendisinin de benim için yaşlı olduğunu geçiriyordu aklından. İbrahim'den bir kadeh rakı daha istedi.
- O muhit çok temiz, evin hemen karşısında metro var, okula gidiş gelişlerin kolaylaşacak. Evde karışanın edenin olmaz, arada muhabbet etmek ister teyze, o kadarını da idare edersin artık.
- Ederim Medet, zaten çok konuşkan değil Nedamet Teyze. Birbirimizi rahatsız etmiyoruz merak etme.
- Benimle ilgili ileri geri konuşursa takma. O beni tanımaz. Birkaç öğrenci götürmüştüm yanına eskiden. İş icabı yani, başka muhabbetimiz olmadı.
- Takmam.
Taktım aslında. Ama, ona kızdım sana değil.
Zaman geçiyor, Medet kadehleri art arda yuvarlıyordu. Bugün canını sıkan bir şey vardı belli ki. Susuyor ve içiyordu. Reha ona nispeten daha dikkatliydi. Sanki olabilecek kötü şeyleri kontrol altına almak için bile isteye ayık kalıyordu ya da ben öyle hissediyordum.
- Medet ben gitsem mi artık?
- Ne çabuk sıkıldın bizden?
- Sıkılmadım, geç kaldım. Nedamet Teyze merak eder.
- Daha eğlenceli bir yere gidelim istersen?
- Sadece eve gitmek istiyorum.
- Ben de niye diye soruyorum?
Onu bu akşam fazlasıyla idare etmiş ve hoş görmüştüm. Sözleri sessizliği kadar acıtmıyordu üstelik.
- Çünkü, beni arkadaşlarınla tanıştıracağını söyleyerek buraya getirdin. Çünkü, ortada arkadaşlar yokmuş ve sen de saatlerdir sadece susuyor ve içiyorsun. Yetmez mi?
- Arkadaşlarım işte. Bunlar arkadaş değil mi? Al Reha benim kaç yıllık arkadaşım. Sonra, sonra İbo?
Heyecanlı hareketlerle İbo'yu bulup işaret etti. "İbo yalan mı oğlum? Biz senle arkadaş değil miyiz?"
- Arkadaşız tabii abi.
- Gördün mü? O kapıda bekleyen şey, neydi adı onun, şey hani ya, neyse işte o da benim arkadaşım. İnanmıyorsan gidip soralım. Baterist çocuk da benim arkadaşım, gitarist olanla da arkadaşız. Burda herkes beni tanır.
Medet gitmiş, Medet gelmişti...
- Arkadaş mı beğendiremedik yoksa kendimizi mi sana?
- Ben öyle bir şey söylemedim. Çarpıtma konuyu.
- Ağzından iki güzel söz almak için ne yapmak lazım? Bütün şehirle arkadaş olayım istersin?
- Medet kes şunu. Yakışmıyor bu tavırlar.
- Sana soruyorum? İki güzel söz etmen için ne yapmam lazım benim?
- Ne duymak istiyorsun ki sen?
- Ne mi duymak istiyorum? Reha duydun mu ne duymak istiyorsam söyleyecekmiş. Alay mı ediyorsun benimle?
- Buraya birlikte güzel zaman geçirelim diye geldim; ama sen kontrolden çıkmak üzeresin. Gitmeme izin ver, yarın daha sakin bir zamanda konuşalım.
Reha benden yana görünüyor, Medet'i sakinleştirmeye çalışıyordu. Kadehin dibini bir solukta içen Medet'inse sakinleşmeye niyeti yok gibiydi.
- Ne dedi sana o moruk?
- Bir şey demedi.
- Niye soğuksun o zaman?
- Soğuk değilim Medet, korkutuyorsun beni. Geldiğimizden beri susuyorsun, ne yapsaydım?
- Sana seni seviyorum dedim. O kadar mesaj attım. Okumamışsın, görmemişsin gibi davranıyorsun. Oyun oynayacak yaşı çoktan geçtim ben.
- Benim de hevesim yok zaten. Oynamıyorum.
- Öyleyse?
- Öyleyse ne Medet? Öyleyse ne?
- Beni seviyor musun?
- Bunu şimdi, burada, bu şekilde mi konuşmak istiyorsun gerçekten?
Kollarımı tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
- Şimdi, burada, bu şekilde konuşmak istiyorum.
Bakıştık. Yapayalnız bir adam görüyordum karşımda. Benim gibi. Ben yolun biraz daha gerisindeydim, oysa yorulmuştu. Dinlenmek için duruyordu beni beklemek için değil. Yine de yetişebilirim sandım. 
- Seni seviyorum, 
dedim.
Zorlanmadım. Sıkılmadım. Korktuğumdan veya başka bir sebepten değil, söylemek istediğimden söyleyiverdim.
Kollarımı tutan elleri gevşedi. Müthiş bir rahatlık belirdi yüzünde. Psikopat bir gülümseme kondu dudağına. Oturduğu yere daha bir rahat kuruldu. Bara, İbrahim'e doğru boş kadehini salladı. 
Sevmek için yaratılmıştım ben zaten. Tutkuyla, aşkla, acıyla, getirdiği her şeyle birlikte sevmek için. Onu sevmem için karşımda öfke nöbetleri geçiren bu adamı seviyordum. Bana şiirler yazmasını seviyordum. Yalnızlığını seviyordum. Yalnızlığından utanmasını seviyordum. Yüzüme yüzüme bakıp meydan okumasını, gözlerini gözlerimden kaçırmamasını, birkaç mesajla seni seviyorum demenin bile onu böyle zorlamasını... Sakladıklarını seviyordum. İçindeki savaşı seviyordum. Kendini benimle yan yana getiremeyişini, getiremedikçe öfkelenişini, yine de her zaman, görsem de görmesem de bana kol kanat gerişini, abartılı neşesini, abartılı öfkesini, abartılı sevmesini seviyordum.
Medet Reha'ya kendisinin çakırkeyif olduğunu, beni taksiye bindirip plakayı almasını ve şoföre sıkı sıkı dikkatli olmasını tembihlemesini söyledi. Çakırkeyif değil, düpedüz sarhoş olmuştu; ama başka taşkınlık yapmamıştı yanımda. Gözbebeklerine neşe ve mutluluk gelmişti üstelik, sesine de eski canlılığı. Mesajlarına cevap vermeyişimi dert edindiğini, sorunun da bir şekilde tatlıya bağlandığını, bundan sonra her şeyin daha net ve daha güzel olacağını düşünerek Reha'yla birlikte bardan ayrıldım.
Kendime onun hayatında yer açmaya çalışıyordum. Yerinin ona bile dar geldiğini göremiyordum... Ya da görmek istemiyordum...
Ya da ikisi birden...

(sürecek)

22 yorum:

  1. Bizi iyice boşlamaya başladın:( Neyse çokta söylenip bölümün tadını kaçırmak istemem. Medet iç dünyasında sorunlu birisi galia, Sarmaşık zaten duygu yoğunluğu içinde bi kız. İkisi çakışır ve çatışır diyorum gidişat beni haklı gösterecek gibi. Beğenerek okuyorum çok bekletmesen daha da güzel olacak, kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olur mu öyle şey :) Yazıyorum işte. Hatta bundan sonra senin de en başta önerdiğin gibi araya başka bir şey katmadan sadece Kavgakıran'ı yazacağım, yani öyle yapmayı planlıyorum aksilikler olmadığı sürece. Bakalım ön gördüğün gibi mi seyredecek olaylar. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  2. Ben Medet'in olayını biraz anladım sanırım ama şimdi takipçilerine haksızlık olmasın o kadar yazıyorsun :) iyi gidiyor,devam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cidden merak ettim ne anladığını; ama yazmaman iyi olmuş :) Bakarsın doğru çıkar, bütün numarası biter yazı dizisinin :) Teşekkür ederim.

      Sil
  3. Adamın arkadaş anlayışı biraz farklı belliki:)) şaka bi yana sarmaşık da haklı bence. Kimse ona destek olmuyor sadece kendi tutunduğu dalı elinden almaya çalışmak doğru değil tabiki. Bekleyelim görelim neler olacak. Kalemin dert görmesin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın tutunduğu tek bir dal varsa ve onu çürük olduğu gerekçesiyle elinden alacaksan ona akıntıda nasıl hayatta kalacağını da söylemelisin. Genelde kimseciklerin yapmadığı bir şey yani. Teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  4. İnsan kendini hikayenin ortasında buluyor.Sanki o rockbardaki üç kişiden birisi de bendim öyle bir his verdi okuduklarım.Çok harika gidiyor devamını bekliyorum fazla bekletmessin inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hikayeye katabildiğime sevindim seni. En erken ne zaman olursa o zaman yazmaya çalışacağım. Teşekkür ederim.

      Sil
  5. "Off! Bırak şu adamı Sarmaşık, bırak kızım üzüleceksin bak sonunda..." diye bağırmak geldi içimden Ama korkarım Sarmaşık henüz böyle şeyler duymak için hazır değil.

    Çok güzeldi yine. Kalemine yüreğine sağlık olsun.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru söze ne denir :) Doğru bile olsa duymak istemediği şeyler bunlar. Beğendiğinize sevindim, çok teşekkür ederim. Sevgiler.

      Sil
  6. Medetin içten içe duygularıyla savaştığını düşündüm. Yani hem Sarmaşık'la olmak istiyor hem de ona göre birisi olmadığını bildiği için ama duygularınada karşı koyamadığından bunu bilmesine rağmen Sarmaşık'ın yanında olmasını istiyor.Gel gitleri bu yüzden bence.Keşke Sarmaşık'ın düşündüğü gibi daha güzel olsa işler ama daha da karışacak gibi görünüyor....Çok akıcı sonrasını merak ettiren bir anlatımın var, kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mantıklı bir yaklaşım. İnsanların içinde ne savaşlar yaşandığını tahmin etmek mümkün değil. Beğendiğine sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  7. Herkesin akıl vermesi ama ihtiyacın olduğunda el uzatmaması güzel bir tespit. Yazı da akıp gidiyor. Sonunu merak etmektense akıştan keyif almayı tercih ediyorum. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence en iyisini yapıyorsunuz. Tespiti ve anlatımı beğendiğinize çok sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  8. "Dinlenmek için duruyordu beni beklemek için değil." Bu cümle tarafından vuruldum sanırım.

    YanıtlaSil
  9. Fikriye'nin dediği gibi ben de o cümlede takılı kaldım :)
    Ve günler sonra Nedamet Teyze'ye kavuştuğum için çok mutluyum :-D
    Neden bilmiyorum ama Nedamet Teyze'yi Cebeci'ye oturttum. Demetevler de olabilir.
    Medet'ten korkuyorum.. Çekine çekine bir sonraki kısmı okuyacağım şimdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldin Heybemdeki Cinnet :)) Son yazını okudum, bir şeyler yazayım dedim; ama böyle zamanlarda birileri bana bir şeyler deyince küfür gibi algıladığımdan cinnet halinin geçmesini bir bekleyeyim de öyle yazarım dedim. Oluyor bazen ya, biraz uzaklaşıyoruz blogdan; ama inan geçiyor. Bir çılgınlık edip de kapatıp gidip bir de izini kaybettirme üstüne rica ediyorum. Nedamet Teyze'yle bir elektrik oldu sizin aranızda zaten :) Er geç buluşursunuz yani :) Okuduğun için teşekkürler, sevgiler.

      Sil
  10. Ay orada olsaydım da engel olsaydım seni seviyorum demeseydi Sarmaşık. Pek sarmasiga göre değil medet. Korktuğu bir şeyler var sarmaşığın duymasını istemediği. Teyzeden bahsedilince telaslandi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke sahiden biri orada olsaymış da bir şekilde engel olsaymış...

      Sil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *