8 Şub 2016

NİYE HALA SENDEYİM?




Saçları geçmişe dolanan ıslak bir kadın hüznüdür yaşamak. Uzadıkça uzayan hikayesini dinlemek istemezsin. Caddeye ancak yaprak döner kokusunu takip ederek varabilen, adı herhangi bir şey olan herhangi bir kirli çocuk sevinci. Kim ne zaman kursağına dizecek sen bile bilemezsin. Ve birkaç dudakta birden unutulduğu içindir o ıslığın her seferinde sönmesi. En aydınlık başlayan, en siyahi biten bütün sabahlar gibi. Yetişkin bir acının koynunda çocuk bir kalple sancılanmak farz et ki. Niye en olmadık zamanlarda olmayacak yerlerde düşüyorsun aklıma? Niye mütebessim bir hüzün sarılıyor seninle gırtlağıma?  Niye hala sendeyim...

Dünyadaki en kolay şey insanı sevmektir derler. Bunun neresi kolay? Alnında ömürler çürüten, çizgilerine sitemli ihtiyar eskisi kum saati bekleyişleri. Çok okyanus benzeri çıtkırıldım bir yaralanmak altı üstü. Bilmez olur muyum usul usul sis kapladığını her hücreni? Yalnızlığı iyi ezberlenmemiş, iyi oynanmamış bir okul piyesinde hep ceviz ağacı olmak kadar sert. Yalnızlığı baki olsun diye gözlerine kar yağdırdıkları bir düş farz et.
Hayata bağlanan bütün yollarına ite kaka kördüğüm, saçkıran bağırtısını dişlerine bastırmış, hıçkırdığını yutmuş yalnızlıktan ölesiye bir adam. İçgüveysi umutlarla tutunmaktan eskimiş yaşamaya. Talihine küsmüş garip fare, dağın derdi gücü bulutla. Yamaçları çiçek tutmaz olmuş işte bu yüzden. Ve sen. Sen neden olur olmaz sevdirirsin ki kendini? Neden kırlangıç olur bir yanımdan bir yanıma göçersin?  Ben niye sendeyim hala...

Dağıtır karşı koyamazsın. Sonu var mı belirsiz bir koridorda kendi halinde sivri burun kundura adımlar. Arabesk bir hayatın isyan perdesi kapanmış. Baştan sona alkış, kıyamet. Sanat toplum için midir? Sanat sanat için midir? Bir şiir söylencesi, dağılmış toparlanmış bir kış manzarası belki de. Belki sureti aslından güzel hayal bir kadın busesi. Sanat senin için senin için sadece. Boşver gitsin. Yıllanmış bir saz gibi asılı kal duvarda. bir kanun gibi kurul ömrüme, öylece paslan. Buzlanmış kış yollarından dost meclislerine dol her gece. Her gece bir daha git. Seni bilirim. Baktığından fazlasını görürsün. Bazen bakmazsın bile. Bazen buğulanmış bir otel aynası lobide ortak kullanılan. En kuytudaki tek yataklı, tek banyolu küçük, loş oda. Dağıtır. Karşı koyamazsın. Dağılırsın.

Ve bir tabanca gibi durur yastığının altında gençlik heyecanların. Bitmiştir. Bu işte bir yanlışlık vardır ama bitmiştir işte. İskemlesi itilmiş, ipi çekilmiştir. Kiminin sıcak çorbayla, kiminin bol baharatla, kiminin iyot kokusuyla örtbas ettiği bir vahşettir. En oğul kokusunu bir cesetten aşırmış zavallı bir anne sarılması. Giydiği son gömleği bütün başka kokulardan ayırmış. Kirli sepetine atılacak çok şeyi var elbet bu hayatın; ama o gömlek değil.

Sızamaz mıyım içine, karanlık geceye sızan bir ışık gibi kapı eşiğinden? İçinde o kadarcık da mı boşluk yok? Beklesen biraz, biraz beklesen. Bir mektup gibi kaybettiğin en sevdiğinden. Gözbebeklerini pencereyle doldurup dirseklerini dayasan ya bir köşeye. Biraz beklesen birazcık. Bilsem, bir parça hissetsem. Nasıldır, neye benzer beklediğin bir şey olmak. Gelemez miyim? Ben niye gelemiyorum sana hiç...

Ne ayyaş bir nöbet devridir o bir bilsen. En yaşanmamışından en birikmişine dek. Çirkin bir öksürmenin arkasından ta içine tükürmek kaderin mesela. Mesela unutuluş. Aslında sonsuz güzel bir şiir unutuluşu. Yaşamak nerde başlayıp nerde bittiğini bilmemek değil midir? Bu yüzden ezbere bilmez miyiz zaten iyi bittiğinden emin olduğumuz çocuk masallarını? Senin ilkbaharın gelecek olsa apaçık gelmez, gelemez. Senin ilkbaharın mahcup. Kızaran yapraklarından kopma telaşında çiçek gövdeler. Aynada kirli sakalında basbayağı harcanmış bir ömür seyreden adam. Umurunda bile değil ne verdin ne alacaksın. Seni bilirim yitirecek bir şeyin yok üstü kalsın üstü kalsın.

Çünkü inandığı gibi istavroz çıkarıp aklı sıra şeytanı def eden saf iblis, avuçlarında duruyorsun farkında değilsin ben farkındayım. Çünkü kanında tek başına eskiyişin ve dayanılmaz yalnızlığın şiddetli işkencesi akıyor gürül gürül. Ne çare azaltmıyor kederini yüreğimin yüreğine körkütük tapınması. Ruhumun ruhuna biadı faydasız. Günaydınlarını çalmış hırsız çocuklar. Sokak lambaları kir, sokak lambaları pas. Tuzla buz olmuş umuda yeşerttiğin her ne varsa bahçende. Meğer nasıl deli istiyormuşum seni. Tabloları kara kalem aşka kesilmiş, en açık arttırma yaralardan kaldığın kadarıyla. Ne kadarsan, ne kadar kalırsan. Bu benimki en sevinçli suratına karşılığı olmayan çeki fırlatılmış yoksul bir sevdalı özleyişi. Seni seviyorum arsızlığım fena kuşatmış benliğimi. Aramaktan bile caymışım gözlerinde yitirdiğim kendimliğimi. Seni sevmişim sevmekteyim. Bir bildiğim bu.

Kendi kendinden süzüp bana bıraktığın kadarın da aşk. Kimin fesi neyin sesi belirsiz hüznü kuruntuların. Kuduz leylek getirmesi hiç olmamış bir aşk gecesi meyvesi niyetine. Senden bana doğan hep karanlık olsun, bir sinide bir somunu paylaşmış köylü eller kutsallığıyla uzanırım ona da. Yüzün bir antik çağ heykeli hatırımda. Alnında biriken ter, dudaklarında eriyen buzul, gözbebeklerinde büyüyen endişeye mahal yok. Sen varsın. Sen en olmadık zamanlarda bile düşüverirsin aklıma. Yakıverirsin içimi. Susuverirsin ölürüm. Senin kendi kendinden süzüp bana bıraktığın kadarın da aşk.

Ki cezası suçu karşılamayan bir şeydir sende yaşamak. Üç paralık yanlış yapıp beş paralık bedel vermektir. İçin için, kırgın kırgın isyan etmektir. Gitmektir her gün bir kere, bir valiz yapıp çok uzak bir ülkeye. Son bir bakış için dönmek geriye, gitmemek istemektir. Hilafeti yıkılmış bir din gibi öksüz kalmışlığına inat, umuda sancak dikmektir. Sende yaşamak, boynu tez elden vurulmuş bir maşuk hasretidir. Dağıtır karşı koyamazsın. Ayaklanırsın bir kez daha, daha deli daha şiddetli devrilmek için.

 Biliyorum karışılmaz Allah’ın işine, ama sen…

Sen neden…

Ürkek ve çekingen uykulardan doymamış kalkıp

Bir daha denemek için yeniden,

Kaderden,

O iştahla özlediğin hayatı söke söke  

Almak isterken,

Yorgunsun…

Yitiksin…

Yeniksin…

Ve ben niye hala sendeyim söyler misin…

40 yorum:

  1. kalbimde derecesini ölcemedigim, büyük kücük depremler yaratti bu yazin..bazi cümleler, okuduktan sonra, icimde ki bu benim diyen hislerin tercümani oldu..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hislere tercüman olmak kelimelerin en anlamlı görevlerinden biri bence. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  2. Allah vergisi yetenek işte. Biz iki kelimeyi yan yana getireceğiz diye göbeğimiz çatlıyor hatun burda kelimelerle raks ediyor... Beni uykumdan ettin ama helal olsun her cümlesine değer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uykusuz bıraktığım için üzgün, bu durumu yazdıklarımla telafi edebildiğim için gururluyum :)

      Sil
  3. Yazının daha başını okurken dedim ki kadınlar hayatlarında değişim yaparken saçlarını kestirirler ya illa demekki geçmişe dolanıp kalmasın diye . Keyifle okudum . Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben öyle düşünmemiştim; ama çok hoş bir bağlantı kurmuşsun :)

      Sil
  4. "Alnında ömürler çürüten, çizgilerine sitemli ihtiyar eskisi kum saati bekleyişleri"
    cümlesindeki "eskisi" kelimesi yerine "eski" olarak kullanılsa mıydı?

    Paylaşımın şiir gibi. Hoşumuza da gitti. Edebi bir yazı. Beni mazur görün üzerinize afiyet grip geçiriyorum ama yazılarıın takibi bırakmıyorum. İnsan okuduğunu özümsemeli. Ufak ta olsa bir katkı vermeli.

    Yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Çok çok çok güzel kalemine saglik. Kim demis sevgi kolay olur diye ama zor da olsa kalbini kanatsa da sonu ayrilik da olsa güzel bir sevgiyi yasamis olmak hayatta edindigin bir zenginliktir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevginin emek olduğuna inananlardanım ben de. Çok sevindim beğendiğinize, teşekkür ederim.

      Sil
  6. Fidancığım, yazının sonu bitirdi beni bitanem ya. Tek kelime ile harika. Yüreğime dokunan bu güzel yazılar için o güzel yüreğine teşekkür ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazıların dokunabildiği büyük bir yüreğin olmasaydı bütün cümlelerim havada kalırdı. Böyle güzel duyumsadığın için ben teşekkür ederim.

      Sil
  7. Off ki ne off!. Bu nasıl bir aşk böyle!. Sanat sanat için midir? yoksa sanat toplum için midir? Sözler, sanatı 'konuşturmak' adına mı bu denli etkileyici? yoksa yaşanmışlığın gerçekliği ile mi bu denli dokunaklı?. dedim kendime. Sözlere ruh katan kadın veriyor zaten yanıtı; "Sanat senin için senin için sadece" diyor. "Boşver gitsin. Yıllanmış bir saz gibi asılı kal duvarda. bir kanun gibi kurul ömrüme öylece paslan." Altı çizilesi cümlelerle dolu bu harika 'Nostalji Pazartesi' yazısı için yüreğine, kalemine sağlık Kalemderi. Çooook beğendim. Hep aşkla kal! ve 'Söz Sanatına' hep aşkla sarıl böyle :)

    İyi haftalar dilerim. Sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu da bir o kadar güzel ve onur verici bir yorum :) Hem sanat için hem de hayattan diyorum :) "Söz Sanatı'na hep böyle aşkla sarıl..." Şu sıralar okuduğum en güzel cümle desem yeridir; çünkü en çok ihtiyacım olan söz. Çok teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  8. Birini yazsam diğeri küsecek... Baştan sona muhteşem. Zaten kopyalanmıyor da ama şunu yazmasam olmaz "Yıllanmış bir saz gibi asılı kal duvarda, bir kanun gibi kurul ömrüme öylece paslan" "neden kırlangıç olur bir yanımdan bir yanıma göçersin..." Senin yazılarını okurken ruhuma kanat takılıyor sanki. Duygularım şahlanıyor. Kalemine, yüreğine ,bunları yazan ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen kopyalama dedikçe benim içim cız ediyor. Şöyle bir deneyeyim dedim kodu kaldırmayı; ama işler karışır, kalıcı bir hasar oluşur diye caydım. Teşekkür ederim güzel sözlerin için. Sevgiler.

      Sil
  9. Mustafa Karlıkaya8 Şubat 2016 14:50

    Merhabalar.Yaşın ilerlemiş olmasını verdiği hüzünden mi bilinmez -ve bir tabanca gibi durur yastığının altında gençlik heyecanların.Bitmiştir.Bu işte bir yanlışlık vardır ama bitmiştir işte- burada içime bir yumruk oturdu boğazım düğümlendi efendim.Size hislerimi anlatsam sizde yazsanız bu kadar beni söyleyemezdi cümleleriniz.Okyanuslar kadar geniş gönlünüze sağlık,kaleminiz gam keder görmesin efendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Mustafa Bey. Hangi yetişkinin gençlik heyecanları bir tabanca gibi durmuyordur ki yastığının altında? Sizi size anlatmış olmaktan onur duydum ben de efendim. Teşekkür ederim, saygılarımla.

      Sil
  10. Blog isminin en hakkını verenlerden biri sizsiniz sanırım. Vazgeçemeyişi yine kendi kelimelerinizle su gibi akan bir yazıya dönüştürmüşsünüz. Ayrıca, sanat ne içindir bilmiyorum ama yaptığınız şeyin sözlerin sanatı olduğu çok belli! ))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu bana :) Biraz iddialı bir isim mi seçtim acaba diye düşünürdüm önceleri; ama böyle düşünen arkadaşlar sayesinde bu endişeden kurtuldum zamanla. Teşekkür ederim.

      Sil
  11. Kitaplardan almadığım tadı bloğundan alıyorum. Yazını beynimde cümlelerin altını çize çize okudum. Tabi her cümlede kalemine hayran olarak okudum ayrıca. Tebrik ederim kalemderi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdığım her şeyi seviyorum; ama bu yazı daha bir sevdiklerimden benim de. Beğendiğine sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  12. Yazıda "senin baharın gelse apaçık gelmez" demişsin ama okurken 4 mevsimi yaşattın. "Dağıtır karşı koyamazsın. Ayaklanırsın bir kez daha, daha deli daha şiddetli devrilmek için." En çarpıcı cümlelerden biri ve bu güzel yazının özeti gibi adeta. Yüreğinden aşk eksik olmasın kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baharın apaçık gelmediği, gelmeyeceği insanlar var değil mi... Baksan dört mevsimi yaşıyorlar herkes gibi; ama aslında hiç bahar olmuyor. Yüreğimizden aşk eksik olmasın. Teşekkür ederim.

      Sil
  13. Bazen ilk yorumculardan olmamayi su yüzden sevmiyorum: Benim icimden gelenleri, benden önce bircok yorumcu yazmis oluyor. Mesela Zelinissa'nin yazdigi her cümle, birebir icimden gecenleri anlatmis. Sectigi cümleler bile benim altini cizmek istediklerim.
    Sercan Durmaz'in ilk cümlesine de aynen katiliyorum. Hatta ufak bir degisilik yaparak. Blog isminin en hakkini verensin.

    Senin yazilarindaki güzelligi ve özelligi tarif etmek icin benim kelimelerim tükeniyor bazen, ama seninkiler tükenmiyor. Iste 'söz sanati' bir tarafdan da bu olsa gerek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama, bir şey söyleyeyim mi? Verdiğin isimler için değil genel için konuşuyorum; yukarıda aynısı on kez yazılmış olsa da bunu senin söylemen benim için bambaşka değer ve anlam taşıyor. Özellikle bu aralar blog alemiyle bir tür soğukluk hissediyorum aramda. Böylesi bir ortamda, sadece yazılar aracılığıyla tanışmışken bile çılgın gibi düşmanlık besleyenler, abuk subuk işler peşinde koşanlar var. Söz Sanatı'ndan soğumak da istemiyorum içime kapanmak da istemiyorum. Senin görüşlerin, beğenilerin ve senin gibi önemsediğim yok denecek kadar az sayıdaki insanların yazdıkları bana güç ve heves veriyor. Bu yüzden düşüncelerin birebir aynı bile olsa öncekilerle, yazman benim iyiliğime. Çok teşekkür ederim, hayırlı geceler.

      Sil
  14. Bu paylaşımını bugün tekrar tekrar okudum. Her okuyuşta daha derin ve anlamlı duygularla karşılaştığımı söyleyebilirim. Yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  15. Sevmek öyle kolay bir şey değildir elbette.. Her cümlesinden yoğun duygular damlayan bu yazının son paragrafı gerçek anlamda sevmenin ne olduğunu ve öyle kolay olmadığını anlatıyor zaten...

    "Ayaklanırsın bir kez daha, daha deli daha şiddetli devrilmek için." Bunu bile göğüsleyebilmektir sevgi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevmek, sevmeye ve sevgiye layık olabilmek... Zor gerçekten. Bana da, seçtiğin cümle tüm bu yazının ana fikriymiş gibi geliyor :) Çok teşekkür ederim.

      Sil
  16. Sevgili Ayşe'ye katılıyorum senin yazılarını okuduktan sonra ilk cevap veren olmalıyım çünkü içim/iz/den geçenlerin hepsini yazmış diğer arkadaşlarım sırayla. Evet tüm yorumları da okuyorum :) O halde şöyle söylemeliyim Ben de. Diğer yorumcu arkadaşlarla aynı fikirdeyim. Şu kadarını ayrıca söyleyeyim ki; sen, sözü sanata çevirme ustasısın :) <3

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de diyorum ki sizden ve Ayşe'den duymak başka anlamlar taşıyor :) Çok teşekkür ederim, mutlu oldum sağ olun.

      Sil
  17. Kesinlikle "kirli sepetine atılacak çok şeyi var bu hayatın" kalemderi. Yine hem akla hem kalbe çarpıp geçmişsin. Bravo sana.

    YanıtlaSil
  18. Bayıldım! Sen bu kadar yetenekli ol, yazarak bu kadar harikalar yarat git küçücük insanları muhattap say kafaya tak! Olacak iş değil. Yapma bunu kendineeee..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru söyledin. İnsanın muhatap sayacaklarının bile belli bir olgunluğu olmalı. Teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  19. Bayağı iyi bir ağır roman .. Kalemine sağlık ...

    YanıtlaSil
  20. Kelimelerle sevişen kadın ...

    YanıtlaSil
  21. rastgele yayınlar gadgetini nasıl kurdunuz? kodunu paylaşır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.muyuta.com/2013/12/blogger-etikete-gore-rastgele-yaynlar.html veya internette gezinerek buna benzer kodlar bulabilirsiniz, gadget olarak doğrudan ekleyebiliyorsunuz.

      Sil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *