Gönül isterdi ki bu yazıya görsel olarak bir adet yarı
çıplak -yarı çıplak mı?- bildiğin çıplak Adriana Lima fotoğrafı koyayım; ama
muhalefetin doğasına aykırı olacağından bununla yetineceksiniz.
Şu günlerde tek önemli meselemiz Acun’la Adriana aşkı
anlaşılan. Olabilir, bu bir haberdir sevsek de sevmesek de. Sorun şu ki biz
millet olarak her şeyin; ama her şeyin ya suyunu çıkarıyoruz ya da suyunu
çıkarıyoruz.
Hadi itiraf edeyim bu haber bana da ilginç geldi; ama
Adriana Lima kim diye sorgulamadan edemedim sonra. Yani çıplaklığın, bak
güzelliğin de demiyorum çünkü bana kalırsa güzellik salt görsellik demek
değildir, bu kadar prim yaptığı bir dünyada yaşadığımı ilk kez bu netlikte algıladım.
Düşün, bir kadın söz konusu. Bu kadının mesleği vücudunu sergilemek. Kılık kıyafet sergiliyor demeyin bana; çok gülerim. Bildiğin bedenini sergiliyor. Dünya nüfusunun %50’si erkek. Bu %50’nin en kötü ihtimalle %50’si Adriana Lima’ya bakarken ağzının suyu akıyor. En kötü ihtimalle diyorum bak. Bunca erkeğin hayallerine konu olan ve o hayallerde Allah bilir neler neler yaşatılan bir kadını ben erkek olsam “beğenmeye” bile utanırdım açıkçası. Ortada acayip bir tutarsızlık var çünkü. Hani o kıskanan, sahiplenen, mertçe delikanlıca seven, yan gözle bakılmasına bile eyvallahı olmayan erkek modeli? 17 yaşında erkek çocukları bile bu boyalı, çıplak mankenlerden iştahla söz eder olmuş. Açıyorsa bakarım veriyorsa alırım mantığı mı oluyor bu? Geçiniz bir kalem.
Ondan sonra da bu adamlar tutsun ne bileyim nereye gidiyor bu ülke diye ağıtlar yaksın karalar bağlasın. Namustan, ahlaktan, edepten filan bahsetsin. Dürüstlükten, iyi insanlıktan söz etsin. Gülünç… Bu ikisi ayrı şeyler demeyeceksiniz değil mi? Demeyin lütfen. Bu ikisi birbiriyle kuru fasulye ile pilav gibi sıkı sıkıya ilişkili şeyler.
Herkes güzelliğin geçici olduğunu biliyor; ama nedense
hiç kimse bu bilgisini gerçek hayatına yansıtmıyor. Kimse çıplaklığı, çıplaklık
üzerinden bir yerlere gelinmesini doğru bulmuyor; ama kimse de o çıplaklıktan
nemalanmaktan geri kalmıyor. Herkes iyi insan olduğunu iddia ediyor; ama
dünyayı tabiri caizse pislik götürüyor. Bu neye benziyor biliyor musunuz? En
lüks restoranlarda yiyip içip en pahalı
mağazalardan giyinen ve son model arabalardan inmeyen; devrimciliği,
vatancılığı milletçiliği parayı vurana kadar olan çakma solcuların halet-i ruhiyesine benziyor…
Adriana Lima Acun Ilıcalı ile sevgiliymiş. E? Sen akşam
eve gidince yine bulgur pilavı kaşıklayacak yine Adriana konulu +18 hayaller
kuracaksın. Hatta üzgünüm; ama yine Yeteneksizsin Türkiye izleyecek, bizzat
senin gibilerle ölümüne kafa bulunan, komik değil gülünç şovlarla eğleneceksin.
Ne kadar kötü durumda olduğunu bilmez bir halde vatanın milletin nereye
gittiğini sorgulayacak, kendi temelsiz siyasi görüşlerini bozuk Türkçenle
yayvan yayvan söyleyecek, ertesi sabah, ertesi akşam, ertesi bütün zamanlar
aynı dramın baş kahramanı olacaksın…
Hanımını sokağa salmayacaksın; ama Adriana Lima kamuya
ait addedildiği için izlemekte, düşlemekte hatta daha fazlasında sakınca
görmeyeceksin. Daha da kötüsü, sırf bir erkeğe selam verdiği için cümle kadın
cinsi orospu olabilecek; ama Adriana Limagiller
“mesleğini yapıyor, sanatını icra ediyor” diye müdafaa edilecek. Hanımefendi olacak, kıymetli olacak, yere göğe sığdırılamayacak…
Tutarlılık gerek bize her şeyden önce. Ülkesinde hala
töre cinayetleri işlenen bir milletin söz konusu çıplak kadınlar olunca bu
genişliğini bir mantığa oturtabilmek gerek. Nefsinin esiri olmuş beş para etmez
tiplerin edepten ahlaktan söz ettikleri sırada seslerini kısmak mümkünse
bunları toptan kapatmak gerek. Acun Adriana’yı kibarca bir söylemle öpebiliyor
diye zil takıp oynamanın dünya üzerindeki en geri zekalıca işlerden biri
olduğunun izah edilmesi gerek. “Sakin ol şampiyon! Acun Adriana’yı öpünce biz
de öpmüş sayılmayacağız…” demek gerek.
Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık ya… O daha
orada çünkü. Hep bir bahane, hep bir başkasına pas, hep kaçış…
Sözün özü, ya tam anlamıyla geniş bir canlıya
dönüşeceksin ya da düşündüğünü iddia ettiğin şekilde davranacaksın. Ya Adriana
Hanımefendi’ye ağzının suyunu akıta akıta bakmayacaksın ve onu o güzel bedenini
cömertçe sergilediği için kraliçe ilan etmeyeceksin ya da bu ülkenin kadınlarının
yakasından düşeceksin.
Çünkü, eminim ki bu yandan çarklı namus bekçileri kadınları
rahat bıraksa o namus denen şey çok daha güvende olacak.
Oncelikle bu geyikten haberim yoktu, buyuk kayip. Muhtemelen Acunun yeni reklam kampanyasi falandir :)
YanıtlaSilAsil konuya gelecek olursak maalesef erkeklerin cogunlugu bu zihniyette. En mutasip gecineninin; kutuphanede bunaldigim icin kalkip disariyi seyrederken gorus alanimda futbol sahasi oldugu icin haliyle maca gozum takilinca " sen erkekleri mi izliyorsun?!" diye misilleme olarak scarlett johansson midir ne karin agrisidir gozumun onunde onun yari ciplak fotograflarina bakip beni dumur etmisligini bilirim ya da " bu ne bicim kapali, oyle dar etek mi giyilir?" kilifi altinda milletin sagina soluna baktigini. basta yarin mulakati olan eski erkek arkadasim olmak uzere bu zihniyetteki tum erkeklerin Allah gani gani belasini versin, yanindakine kan kusturan mutasip gecinen munafiklarin. Herif mulakattan mulakata kosarken hala su sandalyenin uzerinde su kitaba bakiyor olmak cok agirima gitti. Abuk subuk seyler de karistirdim yoruma. Yayinlamazsan hic darilmam :)
Bir yandan eşitliği adaleti savurunurken diğer yandan insan kayıran kendi küçük dünyasında kast sistemi inşa eden zavallılar çok fazla.Kadının bedeninin bu kadar ticarileştirilmesi ise iğrenç.
YanıtlaSil