16 Tem 2025

Hz. Muhammed'e Vahiy Ne Şekillerde Gelmiştir?

Kur’an ve sahih hadisler ışığında bakıldığında, vahiy olgusu sadece “bir melek gelir, mesaj getirir” şeklinde indirgenemeyecek kadar derin ve çok boyutludur. Vahyin geliş şekilleri üzerine Kur’an’da yer alan bir ayet, bu konuda temel rehber niteliğindedir:


Kur’an’da Vahyin Şekilleri

“Bir beşerle Allah’ın konuşması ancak bir vahiy yoluyla veya perde arkasından yahut bir elçi (melek) göndererek olur…”

(Şûrâ Suresi, 42:51)


Bu ayet, Allah’ın insanla üç temel yolla konuşabileceğini belirtir:

1. Doğrudan Vahiy (Kalbe İlham)

Bu vahiy şekli, dışarıdan gelen bir ses veya görüntü değil, doğrudan kalbe bırakılan bir hakikat bilgisidir. Kalp, adeta vahyin indiği ilahi bir merkez gibi çalışır. Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulur:

“O (Kur’an), Allah’ın izniyle, senin kalbine indirilmiştir.”

(Bakara, 2:97)

Bu ifade, Hz. Muhammed’in sadece işiten değil, doğrudan “hisseden” bir peygamber olduğunu ortaya koyar. Vahyin bazı bölümleri, Cebrail görünmeden, sadece kalpte beliriveren bir bilgi şeklinde tecelli etmiştir.


2. Perde Arkasından Konuşma

Bu durumda Allah’ın sesi duyulur fakat görülemez. Ses, fiziksel bir yerden gelmez; kulakla değil, manevî bir duyuşla hissedilir. Bu da Kur’an’ın beyan ettiği bir iletişim biçimidir:

“Allah bir kuluyla ancak perde arkasından konuşur…”

(Şûrâ, 42:51)

Peygamberlerin bazı deneyimlerinde, bu perde arkasından duyulan sesin ağırlığı bizzat kendileri tarafından aktarılmıştır. Örneğin:

“Bazen çan sesi gibi gelir, bu en ağır olanıdır. Sonra o geçip gider ve ben onu ezberlemiş olurum.”

(Buhari, Bed’ü’l-Vahy)

Bu, kulakla değil, özle duyulan bir sestir. Sarsıcıdır çünkü tüm varlığıyla ruha dokunur.


3. Elçi (Melek) Aracılığıyla

Bu en çok bilinen ve anlatılan vahiy türüdür. Cebrail (a.s), bir elçi olarak vahyi getirir. Zaman zaman insan suretinde görünmüş, zaman zamansa görülmeden mesajı Hz. Peygamber’e iletmiştir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir hakikat vardır:

Vahyin sahibi Allah’tır. Melek sadece taşıyıcıdır.

Kur’an bu noktayı açıkça vurgular:

“O, (Cebrail) Kur’an’ı senin kalbine indirdi.”

(Bakara, 2:97)

Yani nihayetinde vahyin hedefi ve nihai varış noktası kalptir.


Vahyin Kalpten Geçişi: Sadece Peygamberlere mi?

Bu soruya verilecek cevap, Allah’ın dilediği kuluna hitap edebileceği gerçeğidir. Evet, Kur’an bir peygambere inmiştir. Ancak “kalp yoluyla konuşma” sadece peygamberlik makamına mahsus değildir.

Kur’an, Meryem validemizin annesine de (Ali İmran, 35), Hz. Musa’nın annesine de (Kasas, 7) ilham verildiğini bildirir. Bu, vahyin bir şekli olan “ilham”ın sıradan kullara da ulaşabileceğini gösterir.


Sonuç: Vahyin Kapısı Kalptir

Hz. Muhammed’e gelen vahiy, sadece bir melekle fiziksel karşılaşma değil; bir iç titreşim, bir öz sarsıntısıdır. Onun vahyi alma hâli, hem ruha, hem zihne hem de bedene etki eden çok katmanlı bir yaşantıdır.

Bu yönüyle vahiy, sadece geçmişe ait bir “anlatı” değil; Allah’ın kullarıyla kurduğu zamanlar üstü bir bağdır. Ve bu bağ, hala kalpten kalbe açılır.


“Rabbinden sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen dosdoğru bir yol üzerindesin.”

(Zuhruf, 43:43)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *