Hiçbir başlangıçta gözüm yok senden başka. Her şey
sonsuza dek kaybolabilir ve bir daha doğabilir. Birkaç dünya yıkılabilir
örneğin, birkaç kıyamet kopabilir. Senden başka hiçbir yıkımda sözüm yok.
Ve sen şimdi yine yoksun öyle mi? Alıştığım yerinden acıtıyorsun
yine. Ezberledim dediğim sırada hiç gelmeyişini, bir daha gelmiyorsun.
Ezberim bozuluyor.
Bu eller benim değil çoğu kez. Bu gözler nasıl yabancı
anlatamam. Gördüklerim kıştan kalanlar. Duyduklarımı sorma. Var mıyım yok muyum
kargaşasında defalarca kaybedip defalarca arayıp bulduğum bir umuda
sarılıyorum. Bazen zalim oluyorsun. Nasıl yapıyorsun anlamıyorum ama, hiç
girmediğin hayatımda kasırgalar koparıyorsun. Bazen bitkinsin. Olduğum yerden
yoruluyorum seninle. Bazen umarsızca pes ediyorsun bitti artık diyorum.
Ayaklanıyorum sen de ayaklan diye.
Yani yine gelmiyorsun öyle mi? Gelme. Bir görünüp bir
kaybolan yıldızlar gibi geliyorsun nasıl olsa. Dilek tut diyorlar gülüyorum. Suretini
aklımda tutamazken mi diyorum. Nasıl göründüğünü hatırlamak için kendimi
zorluyorum. Sesler tasarlıyorum dudaklarına. Kıyamıyorum gülüşler konduruyorum
peşi sıra. Hep güzel kaderler yakıştırıyorum ben sana. Hep güzel tesadüfler.
Sana iyi geliyorlar içlerinde ben olmasam da.
Çığlıklarım sana ulaşmıyor mu? Yalnızlığım da mı yetmiyor
bir daha savaşmaya? Hiç kimse hiç kimseyi böyle beklememiştir. Hiç kimse hiç
kimseye böyle inanmamıştır. Ve hiç kimse hiç kimseden böyle usanmamıştır…
Sevgili hasret, acıttığın kadar acıttın. Kanattığın kadar kanattın. Çarelerden
konuş benimle.
Zamana direnen bir şeysin sen. İçimde konaklayışın ebedi
sanki. 4 mevsim 7 iklim bendesin. En çok savaştığımsın ve en çok yenildiğim. En
çok boğulduğumsun kıyılarında.
Ve aldığım ilk solukta yeniden koştuğumsun karanlık
sularına.
Dağıttığın her şeyi toparladım. Yaktığın yüreğimde
yeniden bahar açtı. Döktüklerini aldım, yıktıklarını kurdum. Biten her şey daha
güçlü başladı.
Yani yine gelmiyorsun öyle mi? Yani yine bardakta çay
soğurken içimde sen solacaksın. Yine bir toz zerresi olup gözlerime konacaksın.
Bir çığ gibi büyüyecek yüreğime dolacaksın. Enkazımdan geriye izim bile
kalmayacak. Dağıtacaksın. Savuracaksın. Yakacak ve yıkacaksın…
Gelme.
Cümlelerin ve şiirlerin canı cehenneme o zaman. En güzel
aşk küflenip çürüyebilir. Yeşil bahçeler kurusun, dipdiri çiçekler sararsın,
çocuklar hep dizinden yaralansın. Oyunlar yarıda hayaller orada kalsın. Hiç
gelmesin iştahla beklenen o güzel günler. Ve kahrolsun bağzı şeyler… Geçmişin gibi. Geçmişim gibi.
Bizi daha güzel bir hayata layık görmeyen herkes ve her şey gibi. Acıların gibi
en hakikati. Kahrolsun…
Mağlubum anlasana.
Pes edişin isyanıyla haykırıyorum. Direnecek gücüm
kalmadı sana. Tam alıştım diyorum gelmediğin her defaya, bir daha gelmiyorsun.
Feleğim şaşırıyor…
Gel.
Her hayatın kendi bedelleri var öğrendim artık. Her
yüreğin başka başka yükleri. Bana sen sığdın günahım yok. Seni ben ağırladım. Ve yıktığın her şeyi her zerresine dek topladım, yaptım…
Gel yine dağıt…
Gelmese daha iyi ve ona ait hiçbir şey kalmayana kadar unutmamız da.
YanıtlaSilGünaydın canım..Tüylerim diken diken oldu okurken..Bu nasıl bir anlatıştır böyle..Harikasın
YanıtlaSil"Çığlıklarım sana ulaşmıyor mu? Yalnızlığım da mı yetmiyor bir daha savaşmaya? Hiç kimse hiç kimseyi böyle beklememiştir. Hiç kimse hiç kimseye böyle inanmamıştır. Ve hiç kimse hiç kimseden böyle usanmamıştır… Sevgili hasret, acıttığın kadar acıttın. Kanattığın kadar kanattın. Çarelerden konuş benimle.
YanıtlaSil"
Beklemek degil de beklenenin gelmeyeceği lime lime ediyor umutları. Yazılarına ve anlatımına hayranım Fidan. Bir kitapta birleştirmelisin bence. :)
Kitap yazabileceğini düşünüyorum ben, öyle deme. Ahmet Ümit bile kısa kısa yazılarını derlediği kitaplarını çıkarıyor (Anlatımını ve hikayelerini yüzeysel ve çekici bulmuyorum ama olsun). Bence denemelisin. Herkesin düzeni farklı. Senin düzenin de düzensizliktir belki. Bana gelince benim daha kırk fırın ekmek yemek lazım. Tökezleyerek ilerliyorum yazılarımda. Aklımda bir hikaye oluşturdum ama kağıda dökemiyorum bile , bekliyor öyle.. Sen denemekten vazgeçme :)
SilYaratılışımız bu. Hislerimiz ve duygularımız o kadar güçlü ki, onları aşamıyoruz. Bu aşılmazlığı ise hiç gelmeyeceğini bile bile bekleyişlerle süslüyoruz. Buna inanmak istiyoruz. Çok değer verip az değer verilen olmanın kırgınlığını yaşasak da yine de bundan vazgeçmiyoruz. İşte bu yüzden tüm bu bekleyişler, kayıplar ve acılar. Ya yanlış kişiyi bekliyorsak! Onu düşünmeye ihtimal bile vermiyoruz..
Dağıtmışsın...Yazıda dağıtmışsın yani çok güzel olmuş.yüreğine sağlık canım.
YanıtlaSilGöz gezdirerek değil de fısıldayarak okudum, valla bu yazılar nasıl şey ben anlamıyorum, bazılarını aynen bunun gibi sahipleniyor yüreklerimiz, "sanki beni anlatmış", "sanki benim hayatımdan bir kesinti gibi" diyenlerdenim şu an.. çok etkilendim, yüreğine sağlık canım, ne güzel dökmüşsün öyle satırlara...
YanıtlaSilİhtiyaç duyulduğu anda yanında bulamadığın, gel deyince gelmese de olur sanki :)
YanıtlaSil