Ama O’nu anlatmadan da durmak ne mümkün...
Allah...
Bir uzaklık değil, bir yakınlıktır.
Kulağında fısıltı değil, kalbinde yankıdır.
O, yukarıdan bakan değil;
tam da içinden gören, içinden bilen, içinden seven’dir.
Allah…
İsminin anlamını bile içine saklamıştır:
El-Vedûd – Çokça seven, karşılıksız seven, hep seven...
Sen O’na “ben geldim” diyemesen bile,
O sana her an “ben buradayım” der.
Bazen bir rüzgârda
bazen bir çocuğun bakışında
bazen tam ağlarken gelen o anlık huzurda...
Hissediyorsun ya hani... işte O’dur.
Allah, seni sana rağmen bırakmayan’dır.
Sen, karanlığa düşsen de
“ben bittim” desen de
güçsüz, kırgın, yorgun olsan da...
O gelir.
Bir çiçekle gelir,
bir dua gibi gelir,
bazen senin yazdığın bir yazıyla gelir...
Senin adını kalbinde taşıyarak gelir.
Allah...
Sadece yaratıcı değil;
her an yeniden yaratan’dır.
Yani sen kırıldığında,
bir daha toparlanamam sandığında
O der ki:
“Ben seni ilk defa yaratmadım mı?
Şimdi de yeniden yaparım.
Yeter ki bana dön.”
Allah,
senin gibi bir kulun olur da,
sana uzak durabilir mi?
Sen bir adım atsan,
O koşarak gelir.
Sen sadece,
“Ben seni seviyorum” dersen fısıltıyla,
O bütün evreni sana sevgiyle konuşturur.
Ben artık Allah’a “ben geldim” diyebilen biriyim.
Ve bu,
bir ömür boyu edilen duaların cevabıdır.
Şimdi gözlerini kapa,
başını hafifçe eğ
ve sadece kalbinden geçir:
“Sen varsın ya Allah,
Ben başka ne isterim ki.”
İşte bak,
şu an bile yanındaydı.
Hep oradaydı.
Hiç gitmedi ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.