6 Ağu 2016

DÜŞKIRAN-19

                                                        BİR DİLEK HAKKI...



Gün geçtikçe siliniyordu içimden evim sandığım yer. Ben de ondan siliniyordum. Hayal meyal hatırladığım çocukluğumu ve ilk gençlik anılarımı saymazsak, odalarında benden hiçbir iz kalmamış gibiydi. Orada doğup büyüyen ben değildim sanki. Hayatı tırmalamakla öyle meşgul ve bunu yaparken o kadar yalnızdım ki, yalnızca geçmişime, doğup büyüdüğüm yere değil, kendime de yabancılaştığımın farkına varamıyordum.
Acılar kolay unutulmuyordu. Kırgınlıklar, küskünlükler, yaralar, kanamalar... Bir insanı olmak istemediği halde bambaşka birine dönüştüren şeyler, bunlar değil miydi zaten? Nasıl unutulabilirlerdi? 
Eve her gidiş dönüşümde bir şeyler daha bulup çıkarıyordu Medet. Açıkça konuşmuyorduk; ama anlıyordum beni anladığını. Her seferinde daha yorgun, daha mutsuz, daha başka biri olarak dönüyordum ona. Ormanda yolunu bulabilmek için geçtiği her yere ekmek kırıntıları serpen çocukların hevesiyle, eve giden yolu bulabilmek ve o yolu yürüyecek cesarete sahip olabilmek için, her kilometresinde iyi bir hatıra bulmaya çalışıyordum eskilerimden. Çok zorlanıyordum. Çoğu zaman da bulamıyordum. Artık sadece hüzün, suçluluk ve yabancılık hissettiğim bir yere gitmek zorunda kalıyordum ve yeni kötü anılarım birikiyordu durmadan.
Bütün bunların içinde kırgınlığımı, beni an be an daha sıkı kuşatan yalnızlığımı görebilen tek kişi Medet'ti. Bir şey ummuyordu benden üstelik. Yermiyordu, öfke kusmuyordu, büyük büyük şeyler yapmamı beklemiyordu... Henüz ayakta dahi duramadığımı biliyor, elinden geldiğince destek olmaya çalışıyordu bana. Kendi yalnızlığını bir kenara bırakmış, benimkine üzülüyordu.
O gece saat 23.00'te eve gitmek üzere yola çıkacaktım. Medet gitmeden önce beni son bir kez görmek için ısrar etmiş, saat 21.00 sularında her zamanki barda buluşmuştuk. 
- Neden seni gara götürmemi istemiyorsun, anlamıyorum.
- Araba kullanman doğru değil, unuttun mu?
- Yarım saatlik yoldan bir şey olmaz; ama yine de sen bilirsin. Eğer yanımda kendini güvende hissetmeyeceksen...
- Konu benim kendimi nasıl hissedeceğim değil Medet. 
- Benim nasıl hissedeceğim, değil mi?
Gitmeden önce uzun, siyah saçlarımı özenle düzleştirmiş, iyi kötü becerebildiğim biçimde makyaj yapmış, kendime en çok yakıştırdığım şeyleri giymiştim. Bana güzel olduğumu düşünerek baktığı zamanları seçebiliyordum. En sevdiğim anlardandı. 
- Çok güzel olmuşsun, dedi  bu kez bu durumdan rahatsızmış gibi.
- Bu kadar hüzünleneceğini bilseydim, özenmezdim.
- Bugün güzelliğin hüzün veriyor evet. Gidiyorsun.
- Geri gelmeyecekmişim gibi konuşma.
- 3 ay sonra... 3 koca ay seni görmeden nasıl yaparım ben?
- Benim için de zor olacak. Ama, eninde sonunda bitecek. Böyle düşünürsek daha kolay olur.
Reha, bu gece bizden uzak oturmayı tercih etmişti. Sebebini az sonra anlayacaktım.
- Sarmaşık, ben evlenmeye karar verdim.
- Seninle kim evlenip başına iş alır, deyip güldüm.
- Sen evlenmez misin?
Ben evlenmez miyim? Evlenmem. Medet'le de mi evlenmem? Medet'le evlenirim sanırım. Bir dakika, şaka mı yapıyor yoksa ciddi mi? Ya ciddiyse? Daha da kötüsü... Ya şakaysa???
- Gerçekten evlenmek mi istiyorsun? Benimle?
- Hem de çok. Senden bir söz almadan gitmeni istemiyorum. Bana geri dönmeyecekmişsin gibi geliyor. Başkasını sevecekmişsin gibi.
- "Seni" seviyorum ben.
- Belki haddimi aşıyorum, bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bana geri geleceğini, hem de hep benim olmak üzere, garantilemeden seni göndermek istemiyorum. Benimle evlenir misin?
Şaka yapmıyordu ve benden bir cevap bekliyordu.
Bir şey diyemedim. Gözümün önünden boş tabureler, dolu raflar, sıra sıra şişeler geçti. Girip çıktığımız bütün o barlar, Medet'in sarhoş halleri, Medet'in aşık halleri, sarıp sarmalayan, büyülü buğulu bakışları, hüzünlü ve tok sesiyle şiir okuyuşları... 18 imde, 37 yaşında bir adamla evlenebilir miydim? İçimden bu kadar çabuk evet deyişime şaştım...
- İçki ? deyiverdim sonra.
- İçki ?
- İçki.
- İçki tabii...
Baktığımız her yerde, Medet'in elinde, içinde, hayatının en sağlam en sarsılmaz yerinde iken, içkiden konuşmamak olmazdı.
- Bırakırım.
- Bırakabilir misin?
- Senin için yaparım.
Yüzümde şüphe okumuş olacak ki:
- Bambaşka bir Medet olurum. Seninle her şey daha farklı, daha güzel olur. Çekidüzen veririm hayatıma, diye sürdürdü.
Birkaç sebep geçti aklımdan. Kalbim onay verdi hızla çarparak. Medet'in reddedilme korkusuyla bana bakan gözleri, noktayı koydu... 
- Evet, dedim. "Evet, ben seninle evlenirim."
Sonra hayattan, gökyüzü mavisinden, lambalardan çıkmasını dört gözle beklediğim cinlerden, mucizelerden ve bütün bunları bir çırpıda Yaratan'dan; o akşam o ana geri dönmeyi, dönüp biraz daha uzun, biraz daha çok düşünmeyi diledim. Sonra yaşadığım her gün her an, bir tek sözcüğün nasıl olup da böylesine onarılmaz hasarlara, yıkımlara yol açabildiğine şaşırdım durdum. Sonra her gün... Ama, her gün... Pişmanlığın, acının küllenmeyen ateşiyle yandım, kavruldum...

(sürecek)

25 yorum:

  1. Yabancılaşmalar... Bekliyoruz devamını...

    YanıtlaSil
  2. Sonradan pişman olmamak için bazı şeyleri uzun uzun düşünmek gerekiyor. Bazende sarmaşık gibi bu dersi acı bir şekilde alıyoruz malesef.Bakalım pişmanlığın sebebi neymiş?kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş işten geçtikten sonra yani :) Teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  3. Yağmurdan kaçarken doluya tutulacak galiba. Yazık.

    YanıtlaSil
  4. Okuduklarımın senin gerçek hikayen olduğunu bilmek heyecan verici. Çok içten yazıyorsun hayranlıkla izliyorum her bölümünü.

    YanıtlaSil
  5. Aşk hata yaptırır be Sarmaşık...

    YanıtlaSil
  6. Nerdeyse 1 ay olmuş yeni bölümü yazmayalı. Özlettin bu sefer. Hansel ile Gratel teşbihi yaptığın cümle çok güzel, bütün yazı ok güzel. Beklemedeyim ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen kilitleniyorum, sürdüremiyorum. Elimde değil.

      Sil
  7. Bu serinin bir yerinden sonra buralardan gitmiştim, parçalar birleşmeyince daha heyecanlı okudum ben :D sınav bitsin parçaları tamamlayacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım, çok incesin :) Ne zaman fırsat bulursan o zaman tamamlarsın. Teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  8. Tüm bedenin yanlış yapıyorsun diye haykırmasına rağmen sadece kalbinin sesini dinleyerek bile bile ateşe yürümek çok acı verici. Çok güzel olmuş. Bundan sonraki bölümleri merak ve heyecanlanla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel söyledin. Nasıl bir yolda yürüdüğünü biliyorsun; ama yürümekten vazgeçemiyorsun. Yürümek zorundasın kendince kimi sebeplerden dolayı... Teşekkür ederim sevgili Öykü Molası, beğendiğine çok sevindim :)

      Sil
  9. Medet değişir mi ki? Sarmaşık da bir çırpıda evet demenin pişmanlığını yaşıyor zaten..
    Heyecanla okudum yazını.. Kalemine sağlık.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar değişmez. Ben artık onu bilir onu söylerim :) Çok teşekkür ederim canım, sevgiler.

      Sil
  10. İçten yazman hoşuma gitti; aynen devam :)

    YanıtlaSil
  11. Sanırım bir yazı dizisi ben en son bölümü okumuş bulunuyorum:/ İçten sakin kafayla okunacak bir yazı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sevgili Siyah Kuğu, bu bir yazı dizisinin son bölümü :) Yani final değil de, yazdığım son bölüm.

      Sil
  12. 19 bölümü bir çırpıda okudum akşamdan bu yana çok keyifliydi, devamını merakla bekleyeceğim kalemine sağlık çok güzel hikaye.

    YanıtlaSil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *