Annemi gördünüz mü?
Ben artık görmüyorum da.

Elimi tutar mısınız lütfen? Korkuyorum.
Günlerdir gecelerdir korkuyoruz biz. Sadece bilgisayar oyunlarında ve kovboy filmlerinde gördüğüm silahlar üstümüze kurşun yağdırıyor. Babam çıkarıp kasketini salladı. Annem beyaz eşarbını çözüp yere fırlattı. Faydasız.
Ve siz onları görmediniz hiç. Anlıyorum. Ne doğduklarında ne yaşadıklarında ne de öldüklerinde.
Ya ben? Beni görüyor musunuz? Boyuma aldanmayın. Bir bacağınız kadar varım öyle değil mi? Yine de sizin gördüklerinizden daha fazlasını gördüm. Duyduklarınızdan fazlasını duydum ve yaşadığınız zamanın bir anını bile yaşamadım.
Bedenim kan içinde. Korkuyorum diyorum. Arkadaşlarımı görmek istiyorum. Bir sürü şey yapacaktık birlikte. Koşup oynamalarımız yarım kaldı. Şakalarımız, eğlencelerimiz, gülüşlerimiz ve hiç başlamayan çocukluğumuz...
Kandan mı tiksindiniz? Çevirip durmayın bakışlarınızı uzak yerlere. Buradayım! Buradayım, burada! Burnunuzun ucunda, gözünüzün önünde, yanınızda. Niçin görmüyorsunuz...
İşte buradayım. İşte çocuklaşmış bir duvarın önünde yaşımdan boyumdan büyük bakıyorum gözbebeklerinize. Siyahınız beni ürkütüyor. Ve kurşunlarınız. Ve o bölüşemediğiniz şey üç günlük dünyada, adı her neyse...
Ben şiirlerde, şarkılarda, afili cümlelerde vicdanınızı soğuttuğunuz küçük bir çocuğum daha. Ciddiyetsizce konuştuğunuz, şekerle avuttuğunuz ve ayak altında dolanma dediğiniz durmadan.
Ayak altında dolanmıyorum. Ayak altında ölüyorum. Siz on yıllarca yaşayıp yine de doyamazken dünyaya, ben henüz 7'sinde hepinizin içinde, sayısız kör tanığın boş bakışları eşliğinde, 7 yıl ömründen daha renkli bir duvarın önünde, ölüyorum.
Annemi istiyorum. Daha bir süt kuzusuyum. Bakmayın omuzlarımın bin yılın dertlisi gibi çöküp kaldığına. Başımın eğikliği utançtan değil, vakardan. Çocukça gülmeyi bile beceremeyişim dokunmadı mı sahi? Ya emanet duruşum? Ya görmüş geçirmiş bir ihtiyar gibi dudak büküşüm? Ya beşikten mezara sabıkalı halim? Kene gibi üzerime yapışanlar ya? Ya hep bir savunma halinde güvensiz dikilişim öz dizlerimin üstünde... Dokunmadı mı küçücük bedenimden bu kadar çok kan akması...
Üşüyorum. Yardımınıza ihtiyacım var. Kayboldum. Öldüm belki de. Öldüm mü bilmiyorum. Sadece soğuk almalıydım oysa. Burnumu çeke çeke top oynamalıydım sokakta. Ateşlenmeliydim. Yatak döşek yatmalıydım; ama iyi olmalıydım.
Üşüyüp ısınmalıydım ben. Üşüyüp ölmemeliydim.
Niçin görmüyorsunuz? Duymuyorsunuz neden? Süt kokulu yavrularınız koynunuzda diye mi? Kör kurşunlar delip geçmiyor diye mi duvarlarınızı? Ölüm kuvvetli kökleriyle sarmadı diye mi hayatlarınızı?
Yaşamak çok mu tatlı?
Yorulmadınız mı bu kanlı oyundan? Terlemediniz mi daha? Siz daha iyi bilirsiniz büyüklerim; ama...
Eve geç kalmadınız mı?
Annemi istiyorum.
Hepiniz gibi. Ve hepinizin annesi gibi, annem de beni istiyor.
Çok üşüyorum. Göz kapaklarımı açamıyorum artık. Soluğum kesiliyor. Korkuyorum. Bir süt kuzusuyum sadece. Gövdemin küçüklüğüne bakmayın, sırtımda eceli gezdiriyorum. Annemi istiyorum. Annemi istiyorum. Annemi istiyorum.
Göğsümden bir kuş havalandı. Uçmayı bekleyen uçurtmalarımın yerine...
Yine kelimelerle söz sanatı yaratmışsınız.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Aslında bu kez söz sanatından, kelime oyunundan ziyade; bütün bu kan denizinde çocukların, ölen çocukların olan bitenin ne kadar dışında olduğunu hissettim ve hissettirmek istedim.
SilGazeteler televizyonlar bu çocuğu nasıl görmez aklım almıyor.
YanıtlaSilBenim de aklım almıyor. Ama, görmüyorlar. Sıradan, hep olan, önemsiz bir şeymiş gibi.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilYazınızı okuduktan sonra, ne kadar bir yorum yazmaya başladıysam da bir türlü başlangıç cümlemi oluşturamadım. Çünkü, insanın bu yazıyı okuduktan sonra sadece susması gerekiyor. Çünkü, siz konuyu o kadar güzel kaleme almışınız ki, okuyucuya ilave edecek bir şey bırakmamışsınız.
Çocuklarına önem ve değer veren ülkelerin sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir toplum olduklarında hiç şüphe yoktur. Ne yazık ki, ülkemizde de çocuklarımıza gereken önem ve değer verilmemektedir.
Nice çocuklar, yetim ve öksüz kalmakta, nice çocukların ise uçurtmalarının yerine bir kuş gibi canları palazlanmakta.
Selam ve dualarımla.
Merhaba Recep Bey. Böyle düşünen, böyle bakan birini görmek çok güzel. Yetişkin denen kişiler hem dünyayı kana buluyor hem de o kanda yitip giden çocuklara akla hayale sığmayacak şekillerde -ölülerinin ardından üstelik- hakaretler ediyorlar. Bu canavarlık değil de nedir :( Çocukların dili, dini, ırkı, mezhebi yok. Çocukların tarafı yok. Çocuk çocuktur. Öyle çok kişi bunu görmüyor ya da görmek istemiyor ki... Sözleriniz çok güzel ve çok değerli. Vicdanınızın ve yüreğinizin sesini burada bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim.
SilSöyleyecek birşey bırakmamışsın.Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler.....
YanıtlaSilKeşke bu denli açık bir şeyi, yani çocukların bütün bunların fazlasıyla dışında olduğunu kavramamakta inat eden böyle kötü ve kalabalık bir kitle ile çevrilmemiş olsaydık.
SilGörmemiz gereken ama görmediğimiz. duymamız gereken ama duymadığımız, söylememiz gereken ama söylemediğimiz ne çok şey var dağarcığımızda... Ne zaman...?
YanıtlaSilİş işten geçtikten sonra muhtemelen. Ya da sıra bizim çocuklarımıza geldiğinde. Ki o zaman da iş işten geçmiş sayılacak. Bilemiyorum sevgili Makbule Abalı:( Akıllanmıyoruz. Durup düşünmüyoruz. "Biz ne yapıyoruz yahu?" demiyoruz...
SilNe acı...
YanıtlaSilÇocukluğunu yaşayamadan ihtiyarlayan ne çokları var böyle...
Paylaşamadıklarımızın içinde kaybolan ne çok hayat var...
İhtiyarlamayı geçtim, büyümelerine izin versek keşke :(
SilAh be fidan bazen göz atıyorum yazılarına ama yazmaya zaman bulamadım.Bu yazıyı okuyunca dayanamadım herkes susmuş sanki kimse birşey görmüyor.Bu kadar da olmaz ki 7 yaşındaki küçücük çocuğu bile terörist yaptılar ya inanamıyorum şaşırdım kaldım.Nefretten gözler kör olmuş bunun daha çocuk olduğunu bile görmüyorlar.Ağlattın beni.birisinin bunu yazması lazımdı sadece masum bir çocuk olduğunu hatırlatması lazımdı.sadece bir ana kuzusuydu o.
YanıtlaSilAynen öyle Bircan. Nefret kalpleri de gözleri de kör etmiş durumda. Neye kime neden nefret? Paravan olarak dil, din, ırk, mezhep gibi aslında çok önemsiz çok anlamsız farklılıkları kullananların ezberlettiği ve durmadan sıcak tuttuğu nefret. Zarardan ziyandan kandan başka getirisi yok; ama maalesef kimse göremiyor. Belli bir kesimin çıkarları uğruna daha ne kadar birbirimizi yiyeceğiz hiç bilmiyorum. Zaman ayırdığın için teşekkür ederim.
SilMalesef olan hep çocuklara oluyor.Ne suçu var ki bu garibanların.Allah korumasız olan herkese yardım etsin
YanıtlaSilAmin... Sanırım her şeyden öte artık tek dileğimiz masumların daha fazla zarar görmemesi.
SilBu yazıyı ağlayarak okudum kalemderi. Anne olduktan sonra bu tür konular beni çok etkiliyor. Kendimi sorguluyorum. Utanıyorum.
YanıtlaSilKeşke dünyayı anneler yönetiyor olsaydı. Cennete dönerdi her yer. Utanması gereken sen, ben değiliz işte; ama onların yerine bile biz utanıyoruz.
Sil