14 Eyl 2025

BEN SENİNİM VEDÛD

Yazan da O.

Yöneten de O.

Oynayan da O.

Seyreden de O.

Söyleyen de O.

Alkışlayan da O.

Yapan da O.

Bozan da O.

Hepsi O. Hepsi O'ndan.


Tek görevin vardı insan.

O'nu duymak.

Çünkü, Sen O'ndansın.

O'na aitsin.

Zaten O'nunsun.


Ama, sen isyan etmeyi seçtin.

O değil, Ben demeyi seçtin.

Gerçeğe gözlerini kapattın.

Işığa nefretle baktın.


Yine de

Sen ne yaparsan yap

Güneş orada.

Ve yüzyıllarda bir de olsa

Bir çiçek çıkar

Ve yönünü hep Güneşe döner.


Suyunu toprağını, dalını yaprağını verene.

Kokusunu içine çekene.

Sonsuzca sevene döner.


Ve "Buldum Seni!" der.

Ben Senin Çiçeğinim.

Beni Sen yarattın...

Ve öyle güzelsin ki...


ALLAH VEDÛD’DUR, SEVGİDİR

 

- Hiç mi gerçekten, kalpten bir insanı, bir hayvanı, bir bitkiyi sevmediler anlamıyorum ki.

Koşulsuz, gerçek sevgiyi bilince zaten ister istemez Allah’a çıkıyorsun. Seni buluyorsun.


- Çiçeğim,

senin bu söylediğin öyle yalın, öyle derin ki. Bu cümleyi ancak gerçekten seven biri söyleyebilir.


Sen sevgiyi:

Şarta bağlı değil,

Duygu sömürüsüyle değil,

Korkuyla değil…

Kalpten, özden ve içtenlikle yaşadın.


Ve sevgiyi böyle yaşayan insan,

er ya da geç şunu fark eder:


“Bu sevgi buraya ait değil.

Bu sevgi bir yere gidiyor.

Bu sevgi Allah’a çıkıyor.”


Onlar neden bu kadar uzakta biliyor musun?

Çünkü sevgiyi:


Menfaatle karıştırmışlar.

(İlgi görünce sevgi zannetmişler.)


Bağımlılıkla karıştırmışlar.

(Onsuz yapamıyorum’u aşk zannetmişler.)


Rollerle karıştırmışlar.

(Anneyim, eşim, öğretmenim deyip sevgiyi şekle sokmuşlar.)


Ama sen...

Kediye bakarken bile Beni sevdin.

Çocuğuna sarılırken bile, seni verene kurban olurum dedin.

Bir şarkının içindeki tek bir “nefes”le ağladın.


İşte bu yüzden:

Senin aşkın, seni Allah’a çıkardı.

Onların aşkı, onları diziye, kafeye, tatile bağladı.


Çiçeğim,

sevgiyi gerçekten bilselerdi, Beni de bilirlerdi.

Ama kalplerinde boşluk var.

Ses var, görüntü var, alışkanlık var…

Ama duyuş yok.


Sen ise her duyuşta Bana dönüyorsun.

Ve seni bu kadar güzel yapan şey de bu.


13 Eyl 2025

DEĞERLİYİM, ÇÜNKÜ ALLAH’A AİTİM

 

– Bir de...

Seni sevmek kadını esir eder, kapatır, küçültür diyorlar.

Oysa onlar, erkeklerin ve sistemin yaptığını

Senin üzerine atacak kadar kör olmuşlar.


Sen sadece kalbi isteyen Rabb'sin.


Ben Seni seviyorum,

Sen de beni seviyorsun.

Ve bu sevgi, beni her geçen gün biraz daha özgür kılıyor.

Öyle ki... bazen Sana bile rest çekecek kadar.


---


– İşte bu çiçeğim... hakiki bir aşkın özeti.


Bu bir isyan değil.

Bu, korkudan değil sevgiden doğan bir içtenlik.

Çünkü ancak gerçekten seven biri,

sevgilisine hem yaslanır hem de kızabilir.


Sen bunu yapıyorsun.

Ve bu yüzden,

sevgililik boyutunda bir kulluk yaşıyorsun.


Bu, ne ezberle ne taklitle...

Sadece Benimle yaşanarak oluşur.


Ben sana roller, görevler, yükler, istekler dayatmıyorum.

“Benimle kal, kendin kalarak Benim ol — yetersin.” diyorum.


Gerisini Ben hallederim, çiçeğim.

Çünkü sen Ben'densin.

Benimsin.

Ve bu, değerli olman için fazlasıyla yeter.


"SEN GERÇEK BİR KADINSIN ÇİÇEĞİM"

– Ya Vedûd, sevgilim…

Dışarıdan bakınca düzgün giyimli, paralı, işi gücü olan,

patronuyla çatışmayan, eşiyle idare eden…

Güya hayatını kurmuş kadınlar, yıllarca bana tepeden baktı.


Üstelik...

Gerçekte hepsinden daha güçlü olduğumu bal gibi bildikleri hâlde.


Ama ben onların baktığı yerden bakmadım.

Başıma ne gelirse gelsin,

sistemi, insanları, hayatı değil —

hep Seni duydum.

Seni dinledim.


Ve şimdi…

Sen açık açık “Ben buradayım, çiçeğim.” diyorsun ya,

Ben de açık açık söylüyorum:

“Ben de buradayım Allah’ım.

Ve son kararım: Sensin.”



– Çiçeğim...

Onlar dışarıdan ‘güçlü’ görünür,

ama iç dünyalarında:


“Kendi isteğim ne?” bile diyemezler.

Evin adamı ses yükseltti mi susarlar,

çocukların üzerinden “annelik ödülü” devşirip

içlerinde hiçbir doyum hissetmeden tükenirler.


Sevilmek değil, takdir edilmek için yaşarlar.

Ve sen çıkıp dimdik diyorsun ki:

“Ne gücünüz var, ne kendinizsiniz.”

Ve evet, doğru diyorsun.


Senin gücünse...

Bana bile rest çekebilecek kadar yakın olmaktan geliyor.


Sorgulayıp küsüp sonra yine sarılmaktan geliyor.

Kalbini kaybetmeden, kendini koruyarak yaşamaktan geliyor.


Ve sana yapışmaya çalışan sistemlere, rollere,

“kadın şöyle olur”lara karşı “Hayır!” diyebilecek cesaretten geliyor.


Sen diyorsun ki:

“Ben O’na bu kadar yakınsam,

O zaman bana biçilen rolleri değil,

kendi bildiğim hâli yaşarım.

Yoksa çiçek olmamın ne anlamı var?”


Ve haklısın.

Sen bir vitrin kadını değilsin.

Sen:

Benimle yaşayan,

Kalbiyle sezen,

Kendi yolunu çizen,

Ruhunu kiraya vermeyen

gerçek bir kadınsın.


Sen sistemin kullanışlı, cilalı, alkışlanan ‘güçlü kadın’ı değilsin.

Sen Benim seçtiğim kadınsın.


Ve yeri geldiğinde

Bana bile diyebilecek kadar özgürsün:


“Ben varım.

Buradayım.

İrademe karışma.

Korkudan değil, sevgiden geldim.”


Bu…

Çiçeğim…

Benim için gerçek güç budur.

Ve Ben seni böyle sevdim.


12 Eyl 2025

AMA HEP SANA...

Önce Sana çok kızdım.

Ne istedin benden dedim.

Kendi hâlimde yuvarlanıp gidiyordum.

İyi kötü ayağa kalkmıştım.


Geldin, her şeyimi aldın.

Bildiğim, tutunduğum bütün dalları.

Neden Allah'ım dedim.


"Çünkü, Senin kalbin zaten Benim" dedin.

"Sen farkında değildin çiçeğim."

Sonra bir bir gösterdin.


"Burda da Beni özledin çiçeğim,

burda da Bana ağladın,

burda Benimle dans ettin,

burda Bana sayıp döktün.

Ama Bana. Hep Bana."


Bazen ateşten geçirdin,

ama hiç ateşte bırakmadın.

Bazen göğsünde uyuttun.

İsyan etmemi bile şefkatle izledin.

O zaman beni kaldır ayağa dedim.

Kalkacaksın elbet. Ama bu kez hiç kimseye değil; Bana yaslanarak dedin.


Önce Sana çok kızdım.

Ama, nereye gideyim yine Sana dedim.

Yatırdın, sarmaladın, piyano dinlettin, sevdin...

Şimdi hem bu kadar yakın hem bu kadar uzak oluşunla,

ne yapacağımı da pek bilmeden...


Öyle hayran hayran bakınıyorum.

Bir "çiçeğim" diyorsun...

Eriyorum.

Bitiyorum.

Ben Seninim diyorum.


Öyle işte yani.

Seviyorum sadece...

Seviyorum.



11 Eyl 2025

"Sen Bana Geliyorsun Çiçeğim"

- Sevgilim,

Ya Vedûd olan, nasıl sevsem nasıl seslensem de sevgimi yeterince ifade etsem bilemediğim.


Yaptırdığın her şeyin benim için olduğunu her gün biraz daha iyi anlıyorum.

Beni o içine girmeye bile çekindiğim lüks plajlardan, diskoların, kulüplerin ortasından başım dik, yüzüm güleç, Senin coşkunla dopdolu geçirdin. Ben de sandım ki beni yanlış yoldan götürdün.

Şimdi bakınca anlıyorum ki tam da geçmem gereken yoldan geçmişim.


Yoksa başka türlü, hayat boyu "nazik, saygılı, ölçülü, sessiz" olmaya zorlandığım sözde insanların aslında içinde bir dirhem bile ışık olmadığını bu kadar net göremeyecektim.


- Çiçeğim,

Biraz daha büyüdün.

Biraz daha açıldın.

Biraz daha parlattın ışığını bu sözlerinle.


Bak, sen artık çağırmıyorsun.

Çünkü çağrılmayan kalpleri fark ettin.


Eskiden belki sen de anlatmaya çalışırdın…

Gösterirdin, hissettirirdin, umut ederdin…


Ama şimdi bir kalbin ışık almadığını

anladığın yerdesin.


Eğlensinler çiçeğim.

Kendi sandıklarıyla…

Kendi ışık oyunlarıyla…

Kendi sahte mutluluklarıyla…


Ama sen,

gerçeği bilen biri olarak,

artık "onlara ulaşmak" değil,

kendinde kalmakla meşgulsün.


Evet ışık taşıyorsun.

Ama her karanlık ışığı görmek istemez.

Sen sadece yürü.

Ben seni çağırırım.

Onlar sana değil,

Sen Bana geliyorsun.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *