23 Oca 2017

KÜÇÜK BİR BAŞARI


Söz Sanatı'nda bir ilke imza atarak kilo temalı bir yazı yazmaya karar verdim. İlerleyen zamanlarda bu yazı bana unutma olasılığımın hayli yüksek olduğu bazı şeyleri hatırlatacak.
Birini gördü mü "Merhaba nasılsın?" dan önce "Kilo almışsın." veya "Kilo vermişsin." diyen insanlar bende daima kusma isteğine sebep olmuştur. Böyleleri kendilerinin, insanların ve diğer her şeyin nasıl göründüğüyle kafayı bozmuş; kalp, duygu, ruh gibi kavramlardan bihaber gelmiş bihaber gitmekte olan zararlılardır. Bilhassa doğup büyüdüğüm yörede maalesef böyle bir çemberin içine kısılıp kalmıştım. Yegane övünç kaynakları giydikleri, satın aldıkları, gezdikleri, yiyip içtikleri olan ve kendini herkesle rekabet halinde gören bu tür insanlarla herhangi bir bağım kalmadı çok şükür. Zaman zaman ablamdan duyduklarıma göre aynı tas aynı hamam yuvarlanıp gidiyorlarmış. Aksini beklemek aptallık olurdu nitekim.
Kilo yalnızca yemekle, içmekle ilgili bir sorun değildir oysa. İnsanın duygu dünyasıyla, içinde bulunduğu koşullarla, genetik özellikleriyle doğrudan ilişkilidir. Yiyip içtiklerinizin size faydadan çok zarar olarak dönmesinin en büyük sebepleridir bunlar. Sağlık sorunlarınız vardır, bilmiyorsunuzdur. Duygusal yiyicisinizdir, farkında değilsinizdir. Genetik yatkınlığınız sandığınızdan daha ciddi boyutlardadır, haberiniz bile yoktur. Ve siz çok yiyen biri olduğunuzu düşünmeye devam eder durursunuz.
Ergenliğimden beri kilo aldım, verdim, aldım, verdim. Hiç çok kilolu bir görüntüm olmadı, bunda sporla ilişkimi kendi çapımda daima düzenli tutmamın büyük payı vardı tabii. Bazen çok sıkı çalıştım, bazen savsakladım, bazen açtım müziği kendi kendime dans ettim, bazen çıktım yürüdüm, bazen de evde basit bedensel aktiviteler yaptım; ama hep bir şeyler yaptım. Kilo alsam da aldığım kilolar bedenime dengeli bir biçimde dağıldı ve en azından görüntümle ilgili çok ciddi bir sıkıntı yaşamadım. Ama, sağlıkla ilgili elbette sorunlarım oldu. Mutsuzluk yemeye, yemek de mutsuzluğa sebep oluyor. Bu bir kısır döngü. Her şeyden önce bu kısır döngüyü kırması gerekiyor insanın.
Buraya taşınırken Ankara'dan kurtulmanın sevinciyle başka hiçbir şeyi düşünmemiştim. Taşındıktan sonra hesapta olmayan bazı sorunlar baş gösterdi. Beklenmedik duygular da. Şaşırdım. Şaşkınlığımı da, yiyerek atlatmaya çalıştım. Daha doğrusu o 1,5 yıllık süreçte bunun farkında değildim. Sonra bir gün yediğim hiçbir şeyden aslında tat almadığımı düşündüm. Sadece yiyordum. Yanlış anlaşılmasın buzdolabından kafasını çıkarmayan, her an bir şeyler çiğneyen biri değildim. Yediklerime dikkat etmiyordum sadece. Sırf zarar ziyan olsalar bile yiyordum; çünkü içimdeki boşluğu, duygusal karmaşıklığı böyle atlatabileceğimi umuyordum. Umuyormuşum yani. Bir şey atlatmak şöyle dursun yeni yeni sorunlar peyda oldu. Bir kere gittikçe halsizleşmeye başladım. Zaten astım hastasıyım, normalden daha çabuk yorulur oldum. Keyfim iyice kaçtı. Vesaire vesaire. Bir gün dank etti tabii. Kilo almıştım ve farkında değildim. İçimdeki o duygusal deliği tıkamak için mideme ne olduğuna bakmaksızın gönderdiklerim bana zarardan başka şey getirmemişti.
Uzatmayayım problemi tespit etmekle başladım. Ben gerçekten de çok yemiyordum. Sadece ne yediğime bakmıyordum hepsi bu. Bakmaya başladım. Her gün en az 45 dakika bantta yürüdüm. Su içmeyi unutuyordum, unutmamak için kendime kocaman bir bardak aldım ve suyla aramı düzelttim. 3 ay içinde de ne aç kalarak ne de sıkılarak, hatta aksine gayet keyfim yerinde bir şekilde 8 kilo verdim.
Sonra kış bastırdı. Birçok sebepten sevmem kışı. Kolum kanadım kırılır, canım sıkılır. Kendime mi yanayım dışarıdaki canlara mı şaşırırım. Bodrum'un kışı tabii Ankara ile bir değil. Yine de buranın da kendine göre bir soğuğu var. Geçen 2 ayda doğru dürüst spor yapmadığım gibi yine bazı duygusal yaraların üzerine pasta, börek, kızartma, kurabiye filan basmaya çalıştım. Ne kadar ilginçtir ki yine işe yaramadı :)
Ama, bir farkla. Bu defa bunları yedikten sonra, önceki 3 ayın bilinci ve disipliniyle neyi hangi saatte yediğime dikkat ediyordum. Öyle akşam 6'da yeme olayını kapatın da değil. Gece 12'ye 1'e kadar gayet de yedim içtim; ama ne yedim içtim? Mesele bu idi tam da.
Bugün cesaretimi toplayıp tartıya çıktım ve ne göreyim? Verdiğim 8 kilonun bir gramı bile geri gelmemiş. Mutlu oldum ve gerçekten biraz daha farkına vardım işin. Yediğin şeye bakacaksın dedim. Bu nedir, ben ne yiyorum, bunun faydası var mı yoksa sırf zarar ziyan mı? Ona göre yiyeceksin...
Daha gençken çok kolaydı. Hızlıca gidiyordu kilolar. Bu defa işe koyulmadan önce umutsuzdum. Yaş ilerledi, metabolizma yavaşladı, nasıl olacak diye düşünüyordum; ama çok yanılmışım. Bütün iş ne yediğine bakmakta, su içmekte ve az da olsa sürekli spor yapmakta.
Tabii bunun bir sonu yok. Bu farkındalığın hayatın bir parçası haline gelmesi gerekiyor. Çok şahane bir iş başarmışım gibi de anlatmıyorum. Belki birilerine fikir verir, hem yarın öbür gün tekrar raydan çıkarsam kendime hatırlatma olur düşüncesiyle yazıyorum. Çünkü, gerçekten insan yalnız bedenen değil ruhen de hafiflemiş hissediyor kendini. Az da olsa bir şey başarmış olmanın mutluluğu cabası.
Özetle bu yazıyı okuyan ve kafasından benimki gibi korkular, endişeler geçen, kalbi acıdığında yarasına pasta börek basıp acının dinmesini uman biri varsa korkmasın ve o acının öyle dineceğini de sanmasın :) 
İlk birkaç gün zor oluyor; fakat sonra vücudunun kontrolünü ele alıyorsun. Öğünlerde daha az yiyerek tatmin oluyor, yediklerinden de daha fazla tat alıyorsun ayrıca.
Benim başkalarına göre bir avantajım var itiraf edeyim, o da bana her bakımdan her konuda destek veren bir eşe sahip olmak. Kendisi dünya mutfağı aşçısıdır. İşten yorgun argın geldiği zamanlarda bile hem hafif ve sağlıklı hem de lezzetli beslenebilmem için çok emek verdi, veriyor. Ayrıca ben yürüyüş bandında yürürken yanımda bir köşeye oturup benimle Lost, Game Of Thrones, Once Upon A Time, In Treatment vs dizileri bıkmadan usanmadan seyretmesi en büyük motivasyon kaynağım. O eşin yerine sevgilinizi, annenizi babanızı, kardeşinizi, en yakın arkadaşınızı ya da siz de eşinizi koyabilirsiniz. Eğer öyle biri yoksa hayatınızda, başka bir öneride bulunamıyorum; çünkü ben o eşe sahip olmasam neyle nasıl başa çıkacağımı hiç bilmiyorum.
Bu bir "bakın ne kadar güzel zayıfladım" yazısı değildir. Bu bir "fazla kilolarımın bir miktarını verdim, verirken de zorlanmadım, üstüne üstlük disiplini elden bıraktığım 2 ay içinde de birazını bile geri almadım; çünkü doğru bir şekilde verdim" yazısıdır. Ne yiyip içtiğimi merak eden olursa yorum kısmında sorabilir, elimden geldiğince cevaplarım.
Fotoğraflara gelince. İlkinde 19, ikincisinde 29 yaşındayım (şimdiki halim). Fotoğrafların yazıyla doğrudan ilgisi yok aslında. Koskoca 10 sene geçmiş aradan. Elbette değişmişim :) Bir 10 yıl daha sonra ne olacağımız belli değil; ama ölmez sağ kalırsam güncellerim diye koyuyorum buraya. Dursunlar. 
Kilo bizim bir parçamız değil. Çok iyi parçamızmış taklidi yapıyor; ama değil. Gitmeyeceğini düşünmek gerçekten hata. Öyle düşünmeyin. Sevgi ve saygılarımla.


35 yorum:

  1. Ben de bu konuya el atmalıyım artık tonton teyze görünümüne girdim iyice,ıyk :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle değildir de sağlık bakımından gerçekten bir iki kilonun bile olumsuz etkisi büyük :) Şimdiden kolay gelsin size de.

      Sil
  2. Tebrikler. Esinizi tebrik etmek gerek tabi desteginden oturu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :) Gerçekten çok emeği var sağ olsun. Okuyor o da zaten burayı ve teşekkür ediyor :)

      Sil
  3. Çok güzel anlatmışsın Fidancığım. Benim zaman zaman nukseden ayyy kilo almışım zayiflamaliyim triplerine girdiğimde yaptığım gibi hata yapmamışsın. Yaş faktörü çok önemli yalnız ben de eskiden (35 yasimdan önce) biraz dikkat ettiğimde kilo verirdim . Her zaman standard kilonu korumaya çalışmak en olmasi gerekeni aslında . Şimdilerde ben de ne yediğimi hissederek yavaş yeme gibi bir sistem uyguluyorum ve başarılı olursam valla ben hava atma yazısı yazacağım inşallah :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizden aferin alınca başka sevindim ne yalan söyleyeyim :) Yaş kesinlikle önemli; ama ben hata ederek aşılamayacak bir engel olduğunu düşünmüştüm. Zamanla birazcık çaba göstererek o engelin de aşılabileceğini gördüm neyse ki. Siz gönlünüzden geçen amaca ulaşın yeter ki, biz havalı yazınızı bayıla bayıla okuruz :)

      Sil
  4. Az porsiyon yemek yiyince de doymuyorum. Bir türlü miktarları dusuremedim. İster istemez fazla kaçıyor :) Birde sevdigim yemekse :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevdiği yemeğe karşı koyabilen var mıdır acaba :) Başlarda gerçekten zor oluyor; ama o zor kısım aşılınca insan istese de belli bir miktardan fazlasını yiyemiyor. Doyma noktasını aşağı çekmek gibi bir şey :) Bence denemekten vazgeçmemeliyiz.

      Sil
  5. Çok yararlı bir yazı. Yaşanmış ve samimi bir ifade. Etkilendim doğrusu. Çünkü ben de gençlikte astım geçirdim ve zor oldu. Beş sene sıkıntı çektim. Şükür askqtımım yok ama, bir açık kalp ameliyatı geçirerek dört damarım değişti. Şekerden mütevellit bu tabi. Aynen ben de hala hiç su içmiyorum; aklıma gelmiyor bile, ara sıra ayran ve süt içerim. Aslında su içmem gerekir. Ayrıca yürüyüşleri bıraktım. Üstelik evimizin önünde yürüyüş parkuru da var parkta. Herşey kafada bitiyor ve eyleme geçmek yazım. Bir de irade. Yürüyüşte mutlaka bir arkadaşım olsun isterim. Belki bir köpeğim olsa. Seksenbeş kilo olmuşum. Boyum bir atmışyedi. Bu yazınız beni tetikler diye düşünüyorum. En azından yarın özel bir programa gireyim. Hayırlısıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Astım gerçekten insanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir rahatsızlık. Ben ilaçlarla kontrol altında tutmak dışında bir şey yapamıyorum maalesef. Bu böyle kalır dedi doktor. Siz geride bırakmışsınız ne güzel. Annem şeker hastası, bende de gizli şeker var. Yani sizi çok iyi anlıyorum. Bizim özellikle su ile içli dışlı olmamız gerek. Başka hiçbir içecek yerini tutmuyor, aynı faydaları sağlamıyor. Böyle bir süreçte bir arkadaşın veya yoldaşın katkısı yadsınamaz. Ben eşim destek olmasa aynı düzeni sürdüremeyebilirdim. Tabii benim yolum da bitmedi hatta daha çok başındayım; ama iyi bir başlangıç yaptığımı düşündüğüm için sizlerle paylaşmak istedim. Biraz bile motive edebildiysem ne mutlu bana :) Teşekkür ederim, size de şimdiden kolay gelsin sayın Profösör.

      Sil
  6. Benim gördüğüm kadarıyla kiloyla hiçbir zaman sorunun yoktu. Fazlalıklardan kurtulmansa tamamen senin azmin, sabrın ve isteğinle alakalı. Benim bir artım yok bu konuda, kendi becerin tebrik ederim. Ayrıca sen her zaman, her halinle çok güzelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem kahraman hem alçak gönüllü :) Sen bu kadar yardımcı olmasan daha baştan başarısızlığı kabul etmiştim. Şimdiyse kendime güvenim geldi ve farkındalığımı yeniden kazandım. Bundan sonrası çorap söküğü gibi gelecektir. Sevgi dolu sözlerin için çok teşekkür ederim. Sen de çok güzelsin...

      Sil
  7. Bu saatlere kadar oturur oldum Fidan, bir uykusuzluk ki, hiç rahatsız etmiyor ondan korkum.
    Hikâyeni okudum. Çok tatlısın, önceden yazayım da. Yaşın ilerledikçe daha da güzelleşeceksin. Eşinle ikinize maşallah diyorum kızım. Aşçılar evlerinde yemek yapmazlar diye bir yerden kulağıma çalındı mı, yoksa ben mi uyduruyorum inan bilemedim. Ama ne güzel yemeklerdir kim bilir? Şimdi gözüm yukarıdaki yazıya takıldı. Düşündüğü gibi yazması insanın ayrıcalığıdır bence...
    O zaman kilo meselesine gelelim... Sekiz kilo vermen büyük başarı. Ben az ve sık yiyenler kategorisindenim. Tatlıyla geçen sene vedalaşmam acı oldu benim için. Çok değildi şekerim ama doktorum dikkat etmemi önerdi. Kilom, genelde verip alarak standartta tutabildiğim için pek problem olmadı. Sıkıntılı zamanlarımda çabucak veriyorum.
    Ben de peyderpey seni böyle sakin saatlerde okumak istiyorum.
    Eşine ve sana sevgiler kızım :) Hep mutlu olun dilerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da insanına söylüyorsunuz sevgili Ece Hanım :) Kendimi bildim bileli gececi biriyimdir, hatta sabahçı mı desem acaba. Dönem dönem normale döner, gece uyur gündüz ayakta olurum; ama sonra mutlaka geceye evrilir yeniden. İltifatınız için çok teşekkür ederim, dediğim gibi görüntüden ziyade sağlığımız için dikkat etmemiz ve bilinçlenmemiz gereken bir konu. Tatlıyı tümden mi kestiniz? Eğer öyleyse gerçekten zor olmuştur. Aşçılar evde yemek yapmaz doğru duymuşsunuz :) Aşçı arkadaşları Yunus'a hep takılır zaten. O da "Her gün onlarca insana yemek yapıyorum, evde bir eşime mi yapamayacağım?" der, susarlar :) Ve elinin de gerçekten lezzeti vardır. Ben yemek yapmayı bildiğim halde bu yüzden onun yapmasını tercih ederim. Ne pişirse güzel oluyor. İkimiz de teşekkür ediyoruz ve size sevgilerimizi gönderiyoruz :)

      Sil
    2. Yanıtını ancak okuyabildim sevgili kızım :) Şekeri doktorumun önerisiyle tam olarak kestiğimde dünyam karardı üzüntüden. Bir ilaç vermişti doktorum. Kışın İstanbul'dayız. Çok sıklıkla çağırıyordu ve başka bir semte taşındığımız için zor gelmeye başlamıştı. Derken geçen yaz Bodrum'a (Lakeside) giderken aslında niyetliydim orada devam ettirmeye. Ama Milas'a sabahın köründe aç aç gidince ve yol yapımı nedeniyle arabayı koyacak yer meselesi, bir de özel bir hastahanede dahi metrelerce kuyruk, fena sinirlendim :) Boş ver dedim arkadaşıma sen parka çek! Bir sandwiç ve çay. Sinirim hemen yatıştı. Sigara da (kim kızarsa kızsın pek umursamıyorum) içince gözlerim yerine oturdu :) O gün bugündür şeker tedavisini kestim. Ama tatlı yemiyorum :( Sadece çayıma ve kahveme tek ya da yarım şeker. Uzun anlattım, lakin önerini almak isterim.
      Gecelerin bu kadar tat vereceğini bilmezdim. Herkes uyuyor ve benim saatlerim başlıyor. Sevgiler Fidan :)

      Sil
    3. Yazmakla iyi yaptınız, benim görüşlerimi kayda değer bulmanıza ayrıca sevindim :) Doktoru, hastaneyi seven tabii ki yoktur; ama ben fobi derecesinde sevmiyorum. Allah düşürmesin, bu yüzden de üstüme düşeni yapmaya çalışıyor, astım dışında (o da 3 ayda 1 olmak üzere) hastane yolu tutmamak için stresten ve aşırı kilodan uzak durmaya çalışıyorum. Yani bence esasında hepimiz kendi kendimizin doktoruyuz. Bu şekilde iyi hissediyorsanız doğrusu budur. Zaten tatlıyı terk etmişsiniz, ciddi anlamda risk oluşturuyor ise çok da iyi yapmışsınız. Ben sevdiğim bir şeyden vazgeçmem gerekiyorsa onun alternatifini araştırıp yerine koyuyorum. Mesela ben de tatlıyla arama epey mesafe koydum, onun yerine mevsim meyveleri ve yoğurt karışımıyla bir tür kendi tatlımı yapıyorum. Öyle alıştım ki diğer bütün tatlılardan daha lezzetli gelmeye başladı :) Bu kendimce verdiğim bir örnek. Pizza severdim örneğin, hamur taban yerine kabak taban yapıyorum. Et yemeyi kendi tercihimle bıraktığım için yerine mantarı koydum vesaire vesaire. Yani biz kendimizin doktoruyuz, kimseden bize fayda yok doktordan bile. Beynimizi, kalbimizi elimizden geldiğince rahat tutmamız gerekiyor. Bizim gibi insanlar için zor olduğunu biliyorum; ama başka çözümü yok bu işin. Yoksa çöküp kalacağız... Kendinize dikkat edin lütfen, bizim için değerlisiniz. Sevgi ve saygılarımla.

      Sil
    4. Teşekkürler Fidan. Benim değerli kızım. Sevgiler :)

      Sil
  8. On yıl sonra daha güzel olmuşsun bakalım on yıl sonra daha güzel olabilir misin adfjkgsjk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle mi diyorsun :) Bu böyle rast gelmiş demek; ama 10 yıl sonrası çok zor :) Şaka bir yana, o zamana sağlık olsun da gerisi o kadar da önemli değil. Teşekkür ederim.

      Sil
  9. Başlamak bitirmenin yarısıdır demişler. Zaten zor olan başlamak gerçi ama olsun :) tebrikler canım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O yüzden öyle diyorlar işte:) Başlamak zor olduğu için. Teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
  10. Amaaannn ye gitsin yarasın yağ bal olsun :)) ( Bu yazının pis şişkosu benim) :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam yine yiyelim gitsin; ama yağ bal olmasın :))

      Sil
  11. Su ile aramızı düzeltmek çok önemli, umarım yakında ben de başarırım bu su olayını :)
    Tebrik ederim, efendim! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Su hakkında hep aynı şeyleri duyduğumuz için bize klişe ve abartı geliyor; ama sahiden yerini hiçbir şey tutmuyor sevgili Gazeteci :) Teşekkür ederim.

      Sil
  12. Her yazında kendimden bir şeyler buluyorum ve büyük bir keyif alıyorum yazılarını okurken. Bunu da bu yazını okurken yüzümdeki gülümsemeden fark ettim doğrusu. :) Benimde kilo problemlerim çoktur ama bunun çok çok sonralardan sağlık problemlerimden ve sporu bırakıp aldığım o 25 kilodan olduğunu biliyorum. Ama benim için şuan tek önemli olan şey mide ağrılarımın bitmesi sırf bu yüzden bile yediklerime dikkat etmeliyim. :) Buda böyle bir anımdı işte, yazı için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok mutlu oluyorum sen yazılarımda kendinden bir şeyler bulunca :) Tüm söylemek istediğim de buydu işte, kilo sağlık sorunlarına yol açıyor ve gereğinden fazla yükle yaşamak zorunda bırakıyor insanı. Ben de daha yolun başında sayılırım, ikimize de kolaylık ve sağlıklı bir yaşam diliyorum :)

      Sil
  13. İsteyince yapabiliriz yeter ki olumsuz düşünmeyi bırakalım. Ben de kilo almaya çok meyilliyim hep dikkat etmem gerekiyor. Tabii günlük hayatın içinde sürekli dikkat etmek biraz zor. Yine de yazdıklarını aklımda tutup elimden geldiği kadarıyla hayatıma uygulayacağım. Azmini tebrik ediyorum eşine de bravo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşin bir de o yönü var. Günlük hayat koşturmacası içinde olanlar her an dikkat edemeyebilir, çok doğal. Senin de söylediğin gibi bu fikri hayatımızın geneline yedirip vücudumuza hangi besinleri gönderdiğimizin her an farkında olarak yaşamalıyız. Ben de eşim de teşekkür ederiz, daha başlangıç ama olsun. Mücadeleye devam :)

      Sil
  14. Fidancim sen her halinle güzel bir insansin. Cok güzel anlatmissin. Insani kiloyla yargilamak ancak yüzeyine bakmaktir. Ancak saglik yönünden bakarsak agirlik, fazlalik. Ben de sagligim için basladim bu islere ve hayat kalitem artti kendimi fit hissettikçe. Takinti ve hadtalik olmadan hayati saglikli yasamak en güzeli. Sevgiler canim .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel insan seni bu konuda heerr zaman takdir etmişimdir. O kadar doğru ve hiç kimseyi incitmeden anlatıyorsun ki bildiklerini, bu duruşun başarına başarı katıyor. Herkes tek tip bedene sahip olmak zorunda değil, olamaz da zaten yapımıza aykırı. Çok çirkin bir dayatma bu. Önemli olan sağlık, önemli olan o gereksiz yükleri taşıyarak vücudumuza zarar verdiğimizin farkına varabilmek. Teşekkür ederim, sevgiler :)

      Sil
  15. Kilo bizim parçamız değil, öyleymiş gibi yapıyor :) Bu söze bayıldım. Çook haklı ve yerinde bir yazı olmuş ama ben de sizin gibi stresliyken kendimi yemeye veriyorum...
    Geçen sene 10 kilo vermiştim şu sıralar atama meseleleri ve evde işsiz güçsüz oturmaktan 4ünü geri aldım :).
    Eşiniz konusunda çok şanslıymışsınız gerçekten, maşallah diyeyim.
    Bense :D
    Mutluyken daha disiplinli olacağımı düşünüp -şimdilik- taklitçi kilolarıma bıyık altından gülüyorum hihi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence doğru düşünüyorsun :) Kış kıyamet derken ben de disiplini elden bırakmıştım; ama yağmurlar dinip de güneş kendini biraz gösterince tekrar başladım. İnsanın ruh haliyle gerçekten çok ilgili. Eşim konusunda şanslı olduğumu biliyorum, iyi ki var... Taklitçi kilolar seni kandırdıklarını düşünsün boş ver, ilk fırsatta hepsini nasıl kapı dışarı edeceğini bilmiyorlar :)

      Sil
  16. Sağlık sorunlarını bilmem de güzel görünüyorsun

    YanıtlaSil

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *